Pazar gününün Milat gazetesinin iç sayfalarında büyük puntolarla girilmiş bir başlıklardan biriydi "Kime karşı"cihat" ediyorsun?”
Soru Hizbullah'ın genel sekreteri Hasan Nasrullah'a soruluyor. Yazı Türkiye’de son bir sene içinde yüzleri bulan Nasrullah' karşıtı yazılardan biri.
Haklı gibi duruyor. Öyle değil mi? Babası Baba Esad'dan aldığı katliam geleneğinin ardında duran Katil Esed rejimini desteklemek nasıl olur da "cihat" olur?
Olmaz. Mümkün değil.
Ama konuşan Hasan Nasrullah. Hizbullah'ın genel sekreteri. Ahmak ve işi bilmez biri değil. Bu işte bir yanlışlık yok mu?
O şii. Ondan destekliyor Esed'i.
İyi de Hamas Ehl-i Sünnet. Israil Filistin'e her saldırdığında, Hizbullah füzeleri Israil'e uçmaya başlıyor. Bu nasıl oluyor? Bir hata yok mu bu cevapta?
Gazete başlıklarından, "islamcı haber kanal ve site"lerden bir an geri çekilip bir daha düşünelim şu işi.
Hizbullah, 2006 yılında Israil'in Hamas'ı bitirme operasyonunda Israil’e ikinci cepheyi açmış, Israil'i ve onun ardındakileri perişan ederek Müslümanların 100 yılı aşan kabusunun içinde birkaç aydınlık müjdesinden birini vermiş olan dünyanın en büyük silahlı ve organize örgütü.
Hizbullah/Hamas–İsrail/ABD/ Ingiltere savaşında Suud, Ürdün ve onların çevrelerindeki saltanatların Hamas'ı değil, Israil'i desteklediklerini ve hatta Selefi Alimlerin "Hizbullah Rafızidir(sapık) kim ki onlara yardım eder, dua eder ve hatta kalbinden iyi niyet geçirirse, oda sapıtır" fetvasını ve ona Rahmetli Fethi Yeken'in (Ehl-i sünnettendi) "Kim ki Hizbullah'a dua eder, bize dua eder. Kim ki bize dua eder Hizbullah'a dua eder." diye cevap vermesini ve Nasrullah’ın bir Ayetullah olmasına rağmen Fethi Yeken’in ardında Cuma namazı kılmasını hatırlatırım.
Hizbullah kurulduğu ilk günden itibaren Israil, Fransız, Ingıltere, ABD, Suud ve avanesince düşman kabul edildi. Ve girdiği her savaşta bu ekibi karşısında buldu.
Esed ve Hizbullah cephesinin ardında Iran var. Onun daha gerisinde Rusya ve Çin.
Karşı cephede ise önde Türkiye, Suud, Katar ve onların gerisinde ABD, İngiltere, Fransa ve avanesi. Yani Hizbullah'in kadim düşmanları.
Bu blok "Suriye’yi bir zalimden kurtaracağiz." diyerek asil hedefi Hizbullah ve İran olan bir operasyonla Suriye'nin üzerine gidiyor. Sanırım Nasrullah’ın yerinde olsam, bu ekibin iyi niyetli olduğuna bende inanmazdım.
Suriyeli Arapların bir kısmı Esed’in yanında bir kısmı muhaliflerin.
Esed çevresi ve Hizbullah’ın karşısında kimler var?
Cephede olanlar kimler.
Seyyah Mücahidler var mesela. Bosna'da, Türkistan'da, Özbekistan'da, Çeçenistan'da, Açe'de, Sumatra'da, Somali'de, Afganistan'da, Pakistan'da, Ogadin'de, Mogadişu'da savaştıkları gibi savaşıyorlar Suriye'de de.
Niçin savaşıyorlar?
Bir zalimin elinden mazlum bir halkı kurtarmak için.
Kimlerle savaşıyorlar. Ruslarla mı? ABD askerleri ile mi? Fransızlarla mı? İngilizlerle mi? İsrailliler le mi?
Yok, yok! Esed çevresi ve Hizbullah ile.
Durun düşünün!
Hem mücahidlerin hem Hizbullah'ın düşmanı ortak değil mi? Emperyalist blok. ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin ve İsrail.
Şu ana kadar bu savaşta emperyalist bloktan tek kişi öldü mü?
Seyyar/seyyah Mücahitlerden Rusya'dan Fransa'ya kadar bütün emperyalist blok şikayetçi. El Kaide dediğinizde tüm nefretleri gözlerinde toplanıyor.
Hizbullah kelimesi de nefret ve korkunun ifadesi olmuş bu blokun dilinde.
Öldürenler bunlar.
Sorun şurada ölenler bizden.
Öldürenler gibi ölenler de Müslümanlar.
Kim var zamanımızda “Allah için eline silah alabilecek tatlı yurdunu, sofrasını, ailesini, malını ticaretini terk edebilecek?"
Bu sorunun çağımızdaki cevabı nedir?
Mücahidler ve Hizbullah
Allah için oradalar. Ya vatanlarını emperyalist bloka karşı savunmak için. Veya mazlumları zalimin zulmünden kurtarmak için.
Hepimizi ikna ediyorlar. Hepimizin kulaklarına uygun kelimeleri söyleyip cepheye sürüyorlar en fedakar gençlerimizi.
Biri "Bismillah" deyip dokunuyor tetiğe. Diğeri "Allah" deyip düşüyor yere.
Ölenler biziz.
Kimin haklı olduğunun çok mu önemi var ?.
Bugünden bakınca, Cemel’de Ali ya da Aişe haklı olmuş ne anlamı var?
İlk dönemin en samimi, en ciddi, en yetişmiş Müslüman kadrosu yok oldu Cemel'de ve Sıffin'de. 1400 sene geçti o kadro bir daha yetiştirilemedi, toparlanamadı. Ama bitmedi o günden kalan kin, nefret. Bitmedi o günün hesaplarının sorulması.
Bitmedi Cemeller, bitmedi Sıffinler.
En az Ali’nin yanındakiler kadar samimiyiz. En az Aişe’nin yanındakiler kadar Hak ve Adalet istiyoruz.
Hadi soruyu cevaplayalım; bu savaş uzadıkça yani Hizbullah’tan yada mücahidlerden ölenler arttıkça kim kazanacak?
Ya her geçen gün kim kaybedecek?
Biter mi sanıyoruz bu savaş, orada Hizbullah yada mücahidler bitmeden?
Neden uzuyor bu savaş diye sormak ancak ahmakların işi.
Yok olan Emperyalist blokun düşmanları.
Benim emin olduğum tek şey
Hizbullah ya da mücahidler bittiğinde kazanacak olan Esed yada Muhalifler olmayacak.
Bu savaş bittiğinde kazanan Suriye’de olmayacak,
Kaybeden Abd, Rusya, Fransa, İngiltere, İsrail, Suud’da olmayacak
Kaybeden ben olacağım, biz olacağız.
Ve hayret edeceğiz; Ya Hu, Hz Ali ile Hz Aişe gibi Resulün elinde yetişmiş iki Mü'min "Nasıl olur da böyle vahşi bir savaşa göz yumar?" diye.
Yok, yok
Bitmeyecek Sıffinler.
Bitmeyecek Sıffinler.
Bitmeyecek.
….
Dayanmaksa
Dayanamıyorum işte dayanamayarak
/Aklımı alan
Neden almadın Canımı
(Murat Kapkıner)
(Murat Kapkıner)
Not :
- Fark ettiniz mi? 18 ay önce tüm Sünniler Hizbullah’ı, İran’ı, Hasan Nasrullah’ı veya Ahmetinejat’ı ya açıktan destekler yada kalbinden onlara bir sevgi beslerlerdi. Bizleri bir operasyonla aldılar İran ve Hizbullah sempatizanlığından götürüp Amerikanın yanına yerleştirdiler. İslami basından 30 senede çıkmayan “Hizbullah ve Hasan Nasrallah’ı övgüsü yazının kat be kat fazlası 6 ay içinde eleştiri olarak çıktı. Tesadüf müdür ki bunlar sizce?
- Bir soru beynimi kurcalayıp duruyor.Acaba bu sefer operasyonu İslamcı site ve gazetelerden yapmış olabilirler mi ?
Ahmet H. Çakıcı 15/10/2012 ALANYA
Bu yazımı arkadaşlarınızla paylaşın
0 yorum:
Yorum Gönder