Bilgiyi değil, güzel hareketleri çoğaltmak. Veya “İhtiyar
Duası Severler [i]”
“Azizler, sanki İslam
(selam/şalom) çoktan gelmiş gibi yaşamanın gerektiğini anlayıp, sindirip hayatlarına
yansıttılar. Onların “aziz” olmalarının sebebi de bu. Ne yazık ki hepimiz aziz
değiliz ve olamıyoruz. Eğer azizler
olmasaydı “insan” nasıl olunur bilemeyecektik.…. Onlar bize yol
gösterirler. (Onlar yolun kendisidirler[ii].)
Yolun yürünebileceğini bize kanıtlarlar….”[iii]
David Lyon’un Zygmunt Bauman ile yapmış olduğu söyleşiden
alıntılanmış bu paragrafta aziz insanların[iv]
hayra dönük bir hayatı ikame etmek için gelecekteki bir günü beklemedikleri
ifade ediliyor. Bu ifadenin açılımı insanların çoğunun hayrı, iyiyi, güzeli
bildiği ancak hayra giden yoldaki eksikliklerini, hatalarını, zamanın veya
mekanın getirdiği sıkıntıları bahane ederek devam ettirdikleri, bu bahaneler
üzerinden güzel olanı erteledikleridir.
Beyefendiler, “Semiğna ve eteğna” İşittik ve itaat ettik
ayetini tefsir ediyorlar. Azizler, işittik ve erteledik, işittik ve bahaneler
bulduk, işittik ve vesveselerimize kapıldık demeyenler, bu gün, bu an, bu
şartlar altında işittik ve yerine getiriyoruz diyenler, bütün olumsuzluklara
rağmen “insan” olunabileceğini gösterenlerdir.
İnsanlar, neden Kur’an derslerine, zikir meclislerine,
vaizleri, papazları, hahamları dinlemeye giderler? Neden namaz kılıp oruç tutar,
zorlu, sıkıntılı Hacc ve ilim yolculuklarına çıkarlar? Diz kırıp yıllarca ilim
tedris ederler.
İyi niyetli bir cevapla, “güzel insan” olabilmek için denilebilir.
Güzel insan olabilmek için doğru yolu tarif edenlerin kapıları aşındırılır. Onlar sırat-ı müstakimi tarif ederlerken, Şeytan’da “insan” olmayı gelecekteki bir zamana erteleyen “vesvese”leri fısıldar.
Vesveselere kulak vermiş insan kapı kapı dolaşıp bilgisini çoğaltırken daha güzel hareketleri olan, daha güzel bir insan olmayı sürekli erteler.
Kardeşine, komşusuna, işçisine veya ihtiyacı olan herhangi birine iyilik etmeyi, hal ve hatırını sormayı, sıkıntılarını gidermeyi, bir tas çorba bölüşmeyi gelecekteki bir zamana erteleyen bir sürü güzel insan adayı namazlara, Kur’an derslerine, zikir meclislerine koşuştururlar. Ve o derslerde, meclislerde kitaplarda, namazlarda, vaazlarda güzel insan olmanın yolunun güzel amllerden geçtiği onlara hatırlatılır.”[v]
Kardeşine, komşusuna, işçisine veya ihtiyacı olan herhangi birine iyilik etmeyi, hal ve hatırını sormayı, sıkıntılarını gidermeyi, bir tas çorba bölüşmeyi gelecekteki bir zamana erteleyen bir sürü güzel insan adayı namazlara, Kur’an derslerine, zikir meclislerine koşuştururlar. Ve o derslerde, meclislerde kitaplarda, namazlarda, vaazlarda güzel insan olmanın yolunun güzel amllerden geçtiği onlara hatırlatılır.”[v]
Ancak çoğunluk, çevreleriyle ilişkiyi düzenleyip, hayrı hemen, o anda ayağa kaldırmak yerine, hayır
yapmanın fazilet olduğunu anlatan bir başka meclise koştururlar. Güzel hareketler
yapmak, insan olmak başka bir bahara ertelenir.
Anne, baba, kayın valide veya kayın pederi ilgiye muhtaç
iken Kur’an derslerinin, zikir meclislerinin müdavimi olan birini düşünün.
Gittiği Kur’an derslerinden ya da zikir meclislerinin vaizlerinden daha güzel
bir insan olabilme yolunun “Anne babaya iyilik edip, ihtiyarladıklarında öf bile dememekten” geçtiğini
işitirler. Ancak dersten, zikirden çıkan hanımefendi/beyefendi yönünü ihtiyarlarının
duasına çevirmek yerine, güzel insan olmanın anlatıldığı başka hocaları dinlemeye
giderler.
25-30 sene bu meclisleri dolaşıp anne, baba, kayınvalide, kayınbaba
“duası sever” olamayan “Güzel insan adayları” Kur’an ve zikir
meclislerini doldurup doldurup boşaltırlar.
Faizsiz, kredisiz, sahip olduklarını paylaşabilen, toplumdan
aldıklarının bedelini topluma geri ödemeyi göze alan bir hayatı kuramamasını, İslam
toplumunun olmamasına bağlayarak mümince bir hayatı geleceğe, İslam Devletine, zengin
olacağı/alim olacağı/ evleneceği zamanlara erteleyenler kandil gecelerinin,
Cuma sohbetlerinin müdavimi olurlar. İşitip ertelerler.
Haram ticareti, yalan söylemeyi ve alkolü bırakmayı Hacc
sonrasına erteleyenlerden farkı yok.
Azizlerin baş tacı olan Hz Resul (sav) iyi olmak için ayet
inmesini beklemez. O ayetler inmeden önce de iyiliğin peşindedir. Komşusuna, yolda kalana, gariplere, yetimlere
el uzatmak için acaba bu konuda alimler ne diyor, tefsirlerde ne var demez. Yalan
söylemek, başkalarının emeklerine el uzatmamak için Cebrail’in yolunu gözlemez.
Hılfudul hareketi risaletten çok önce Hz Resulün içinde olduğu bir harekettir.
Kuran halkaları, zikir meclisleri, tespihatlar, namazlar,
oruçlar bizi daha hayırlı bir hanım, daha hayırlı bir koca, daha hayırlı bir
evlat, daha hayırlı bir komşu, daha hayırlı bir esnaf, daha hayırlı bir insan
yapmıyorsa malayanidirler. Boş iş, boş laf, boş harekettirler.
İlmi biriktirmek değil, güzel hareketleri çoğaltmaktır farz
olan.
Peygamberin
halkasına katıldık diye Cennetin kapıları açılmaz,
Yüzlerce
derse gidip gelsek bir yetimin başını okşamış sayılmayız,
Binlerce
vaizi dinlesek bir tabak çorbayı paylaşmış olmayacağız,
Binlerce
facebook beğenmesi veya mail paylaşımı
bir borçlunun sıkıntısını gidermez.
On binlerce kitap okumak bir ihtiyarın hayır duasına denk değil,
Azizler,
Şeytan’ın vesveselerine kanmayıp güzeli ertelemeyenler,
İyiliğin,
hayrın yani insanın nöbetini tutanlar,
İnsanlık
nöbetini terk etmeyenlerdir.
Ahmet
H. Çakıcı
[i] Fatma K.
Barabarosoğlu’nun röportajından alıntı.
[ii] Sırat-ı
müstakim kelimesine atıf yapılıyor sanki. Dosdoğru yol, Kur’an’ın insana
gösterdiği hedeftir.
[iii] Mevlana,
dava sahibi olmakla, mana sahibi olmayı anlatırken ben Arapça biliyorum diyene
dava sahibi denir. İddası ortadadır. İspatlayabilir ya da ispatlayamaz. Mana
sahibi ise Arapça konuşandır. Onun davası yani iddiası yoktur. Kimse de “sen Arapça
biliyor musun?” diye sormaz diyordu. Ben Müslüman dediğinizde siz bir
dava/iddia sahibi olursunuz. İspata muhtaç bir iddiadır bu. Lakin eğer
başkaları size Müslüman diyorsa sizin ben müslümanım diye iddia etmenize gerek
yoktur. Çünkü sizde iddia değil mana vardır diye devam ediyordu.
[iv]
Peygamberler, şehidler, evliyalar ve diğer bil umum Allah’ın dostlarım
defterinde isimleri kayıtlı olanların
[v] Maun
Suresi
Bu yazımı arkadaşlarınızla paylaşın
Konu yorumu: Bilgiyi değil, güzel hareketleri çoğaltmak. Veya “İhtiyar Duası Severler [i]”
Açıklama:
Değerlendirme: 5
Yorum: Ahmet H. Çakıcı
Etiketler:
aziz,
David Lyon,
güzel insan,
insan,
işittik ve itaat ettik,
Zygmunt Bauman
1 yorum:
Yazı Cok Güzel
Yorum Gönder