Önceki yazı: http://ahmethakancakici.blogspot.com.tr/2016/11/kadn-ve-huzur-bir-arada-mumkun-mu-2.html
Safer 1438 / ALANYA
Payam Boromand |
“Muhabbet yoksa gerisi cidaldir (mücadele).” (Ş. Yeşil)
Bir önceki yazıda; Modern Zamanlar Ailesine Aziz Kur’an’ın referans
olamadığını anlatıp, bu ailenin çocuğunu kreşe, yaşlısını huzur evine, kendisini
de işyerine mahpus etmeyi “özgürlük” saydığını, prestij kabul ettiğini, erkeğin kavvamlığını terke, kadının da kocası ile savaşa ikna
edildiğini, artık “BEY”lerin patronlar, müdür ya da müşteriler olduğunu,bütün bunların patronlara daha fazla ve ucuz
işçi temini için yapıldığını anlatmaya çalışmıştık.
Devam edelim;
Baba, evin hürmet
edileni olma vasfını yitirdi. Annenin hürmet etmediği babaya çocuklarda hürmet
etmiyor. Çocuklar büyüklerinden huy kapıyor, anneleri gibi babalarına, babaları
gibi annelerine davranıyorlar. Hürmetsizce.
Modern zamanlar insanı, tapıyorum dediklerine bile hürmet
etmeyi zül görüp, kompleks ediniyor. İlme, alime, hocaya, öğretmene, ihtiyara hürmet edemediği gibi kocaya, babaya, anaya da hürmet edemiyor. Kendi üzerine almadığı hürmet hırkasını, çocuğunun kendi kendine örüp, sırtına geçirmesini bekliyor. İmkansızı istiyor.
Hürmet etmenin kıymet bulmadığı evde sevgi de kalmıyor.
Çünkü insan hürmet etmediğini uzun süre
sevemiyor.
Rivayet odur ki; Leheb Suresi indiğinde edeplilerin şahı
Hazreti Resul (sav) sahabeyi toplayarak “İkrime’nin yanında bu sureyi açıktan
okumayın.” Diye rica ediyor. Bu babasına değil, İkrime’ye (ra) gösterilen
hürmettir. Karınızı ya da kocanızı, hürmete layık görmüyor olabilirsiniz. Kocanıza ya da karınıza değil, kendi çocuklarınızın babasına/annesine saygı gösterin. Bu çocuğa hürmettir. Af buyrun, köpeğe bile sahibinin hatırına hürmet edilir.
Peki; kütle, çocuklarını başkalarının terbiyesine bırakmaya,
kadınlarını başkalarının kocalarının hizmetine vermeye, ihtiyarlayacaklarını bile bile ihtiyarları evden atmaya neden razı oldu?
Elbette daha fazla para, daha konforlu bir hayat, daha
yüksek statüler için. Ve desinler var yaaa.. Desinler ya da demesinler için. (Ahhh
gösteriş! Hangi ara haram olduğunu unuttuk senin.)
Bunlar Şeytan’ın (Kapitalizmin-ParaTapıcılığın)
oltasındaki yemler. Kim bu zokalara direnebilir? (Salih kullarımı
kandıramazsın[i].)
Ancak Şeytan, kime doğruyu söylemiş ki?
O sadece hayal satar. Ve
insan hayallerinin kölesidir.[ii]
Bu hayalleri almak için Şeytan’a ödenen bedelin ismine “Huzur”
denilir. (Ki şifası kanaattir.)
Bunlar insana huzur vermez. “Huzur” maddenin insana verebileceği bir şey değildir. Çünkü huzurun kökü maddede değil, manadadır.
Eğer maddede olsaydı sadece zenginlerin yüzleri güler,
fakirlerin yüzünden düşen bin parça olurdu.
Ancak boşanma, aldatma, depresyon, uyuşturucu, intihar,
kararmış yüzler ve surat asıklığı ülkeler zenginleştikçe artıyor. Çünkü mal
arttıkça insanın mihneti artıyor, kısmeti artmıyor.[iii]
Bekçilik edilecek, endişelenecek, korunacak varlıkların
çokluğu aynı zamanda bitmez cimrilikler, kırılacak kalpler, değiştirilecek
semtler, uzaklaştırılacak dostlar, yüzüne bakılmayacak akrabalar demek oluyor.
Soruyor ayet Cehennem'e: “Doldun mu?” diye. "Daha yok mu? “diyor.
O doymaz[iv], kanaat etmez, “Tamam yeter, olana
razıyım.” demez. Doymamak Cehennemin karakteridir. Bu nedenle;
Cehennemlik, doymak
bilmemesinden, kanaatsizliğinden tanınır.
Onlar “başkalarının nasipleri” uğrunda ruhlarını da
cesetlerini de Ahiretlerini de çürütürler. Biriktirdiklerinin, yığdıklarının
keyfini sürmek başkalarına nasip olur. O mallardan nasipleri sadece, Ahiret’te verilecek hesaptır. O hesabın
sıkıntısı bu Dünya'da bile ruha ızdırap verir.
Abdülkadir Geylani(ra), “Ahiretin yerine dünya hayatına mı razı
oldunuz? Oysa dünya hayatının geçimliği ahirete göre çok azdır.”[v].
ayetini tefsir ederken; Dünya sevgisinin peşine düşüp, kırık kalpler satın
almak[vi]
yerine mal satın almanın kalpleri “mal/taş”laştıracağına işaret ederek bunun
maneviyattan mahrum edilmekle cezalandırılacağını söyler.
Ahiretlerini (manayı) kaybedenlerin manevi iflaslara
sürüklediğine işaret edip; “Çünkü Aziz Allah (cc) birine azap etmek istediğinde muhabbet
sermayesini elinden alır.[vii]”
Der.
Muhabbet giderse geriye kavga kalır. Cidal, mücadele, didişme kalır.
Muhabbetsiz herkesle, her şeyle ve hatta kendisi ile savaşan kavgacı, huysuz ve huzursuz bir varlık.
Muhabbet giderse geriye kavga kalır. Cidal, mücadele, didişme kalır.
Muhabbetsiz herkesle, her şeyle ve hatta kendisi ile savaşan kavgacı, huysuz ve huzursuz bir varlık.
Köşk gibi evlerde oturan, lüks arabalara binen, banka
hesapları şişen ama kocasıyla, karısıyla, çocuklarıyla, anne/babasıyla, akrabalarıyla,
komşularıyla 2 dakikalık muhabbetten mahrum, kendi yetiştirdiği çocuğun azabında,
ilaç kolik tipler olursunuz, diyor.
Gelelim şu elbise ayetine. “Onlar sizin için elbisedir, siz
de onlar için elbisesiniz.” [viii]
Ayette geçen libas kelimesi hemen hemen orijinal anlamını
koruyarak Türkçeye de geçmiştir. Onlar
sizin, sizde onların elbisesisiniz.
Elbise/libas insanı soğuktan, sıcaktan, rüzgardan, yaştan, yağmurdan
koruyan örtüdür. Yani karı ve koca, çevreden gelebilecek olan belalara karşı birbirlerine
siperdirler. Ancak iklim şartları müsait olsa da, insan üzerinden elbisesini
çıkarmaz. Çünkü elbisenin tek hizmeti
korumak değildir. O gözlerden çirkinlikleri de gizler. Karı ve kocadan, libas olmalarını istediğimizde ondan zevcesinin
hata, kusur ve çirkinliklerini örtmesini de istemiş oluruz.
Mükemmel olan Aziz Allah’tır. İnsandan mükemmeli istemek;
hem haddi aşmak hem ona zulmetmektir.
Hata “aranılırsa” bulunur.
Aramayın. Örtün. Gizleyin.
Ne yazık ki özellikle hanım efendiler, sanki bir maharetmiş
gibi beylerinin hatalarını bulmayı, ona hatırlatmayı, çevreye işaret etmeyi ve ısıtıp ısıtıp gündeme getirmeyi maharet
sayıyorlar. Bunun nasıl da muhabbeti öldürdüğünü göremiyorlar.
Halbuki, Aziz Kur’an hayırlı kadınların mahremlerini
koruyan kadınlar[ix] gördüğü hataları ağyarın önüne sermeyen, örtüp
gizleyen, unutturan kadınlar; yani kocasının örtüsü olanlar olduğunu söylüyor.
Bunca lafın hülasası şudur ki;
TV’lere inanmayın. Onlar daha çok ve ucuz işçi için bizden
karılarımızı, kocalarımızı, çocuklarımızı, ihtiyarlarımızı, akrabalarımızı,
komşularımızı istiyor. Vaadleriyle huzurumuzu çalıyorlar.
Bunun yerine İlahi kelama kulak verin ve unutmayın.
Aziz Allah “Kendine güvenenleri sever.” Aziz Allah’a TV
uzmanlarından daha fazla güvenin. O güvene daha layıktır. Hiçbir patrondan
rüşvet veya reklam parası almaz. Hiçbir medya grubunun tesirine girmez. Hiçbir menfaat
uğruna sizi zarar verecek olana yönlendirmez.
Kocanızı “Bey” edinin ve ona hürmet edin. Bir ömür sizinle olacak “Bey”inizle liderlik
mücadelesine girip evi ateşe vermeyin. Ona itaat etmeyi kompleks edinmeyin.
Onun hatalarını, kusurlarını bulup ortalığa sermeyin.
Bunu yaparsanız hem evinizin "kadını" hem “huzur”u olursunuz.
Bunu erkek yapamaz. Gücü de becerisi de yetmez. Dilerse
kadın yapar.
Bunları yaparsak belki; çift maaşın keyfi, tapındığımız markalar, statülerimiz, yeni model arabalarımız, birkaç kat dairemiz, lüks otellerde tatillerimiz vs
olmayacak. Medyanın şişire şişire başımıza bela ettiği kibirimiz, her tatmin ettiğimizde biraz daha yalnızlaştığımız egomuz feryadı basacak.
Ancak bizim sözümüz, bütün bunları huzur içinde içilecek bir bardak çaya değişmeyeceklere.
Diğerlerinin istediğini TV uzmanları satıyor.
Ancak bizim sözümüz, bütün bunları huzur içinde içilecek bir bardak çaya değişmeyeceklere.
Diğerlerinin istediğini TV uzmanları satıyor.
Hep kadınlara söyledin diyenlere;
1- Kadının hürmet etmeyip “Er”liğini kırdığı erkeğini kendi ciddiye almazken, biz niye
ciddiye alalım?
2- Kadın merkezli toplumlarda, toplumu terbiye
eden kadındır. Kadını yönlendiren toplumu da yönlendirir. (TV filimlerinin ana hedef kitlesi neden kadındır?)
Üstelik,
“Erkeği kim
yetiştiriyor?”
Ahmet
H. Çakıcı
[i] SAD Suresi
83. Ayet
[ii]
Şemseddin Yeşil
[iii]
Şemseddin Yeşil
[iv]
Şemseddin Yeşil
[v] Tevbe Suresi 38
[vi]
Şemseddin Yeşil
[vii]
Şemseddin Yeşil
[viii] Bakara
Suresi 187.
[ix] Nisa
Suresi 34. Ayet
Bu yazımı arkadaşlarınızla paylaşın
Konu yorumu: Kadın ve Huzur 3 - Bir arada mümkün mü?
Açıklama:
Değerlendirme: 5
Yorum: Ahmet H. Çakıcı
Etiketler:
hürmet,
saygı,
zevc sevgi
0 yorum:
Yorum Gönder