Önceki Yazı: Sanayi Devrimi ve Komünizm
Yaklaşık 1600 küçük şehir devletinden müteşekkil olan Avrupa, 3-4 yüzyıl içinde 30 civarında isim/kavim etrafında toplanarak birleşme-devletleşme sürecini tamamladı. 1700’lü yıllara gelindiğinde bunlardan bir kaçı dünya çapında güç olabilmişlerdi. Bu güçler çok kısa bir zamanda bütün dünyanın başını belaya sokacak şekilde liderlik ve ganimet mücadelesine girdiler.
Yaklaşık 1600 küçük şehir devletinden müteşekkil olan Avrupa, 3-4 yüzyıl içinde 30 civarında isim/kavim etrafında toplanarak birleşme-devletleşme sürecini tamamladı. 1700’lü yıllara gelindiğinde bunlardan bir kaçı dünya çapında güç olabilmişlerdi. Bu güçler çok kısa bir zamanda bütün dünyanın başını belaya sokacak şekilde liderlik ve ganimet mücadelesine girdiler.
7 Yıl Savaşı (1756-1763):
7Yıl Savaşından bir sahne |
II Frederick’in (Büyük Frederick) dehası ile borç almadan silah sanayini geliştirmeyi başaran Prusya’nın, Alman birliğini sağlamak için Avusturya ile giriştiği mücadele; Rusya, Fransa, İsveç, Hannover, Hassen-Kasel, Polonya ve Saksonya'nın müdahil olması ile önce bütün Avrupa’nın hakimiyeti mücadelesine, sonra İngiltere, İspanya ve Portekiz’in de katılması ile sömürgelere de sıçrayarak Dünya ölçeğinde bir sömürge kapma savaşına dönüştü.
Babürlerin (Hindistan) ve Amerikan yerlilerinin de katıldığı savaş, Afrika’dan Amerika’ya, Karayiplerden Hindistan’a, Fildişi sahillerinden Madagaskar’a kadar bir çok bölgeyi etkiledi.
7 Yıl süren savaşın sonunda; özellikle
Merkez Avrupa, büyük bir yıkıma uğradı. Savaşa katılan ülkeler ekonomik ve siyasi sıkıntılara düşerken, geriye Dünya'nın her tarafına dağılmış yüz binlerce ceset kaldı.
İngiltere
kazanmasına rağmen, girdiği ekonomik krizi atlatabilmek için Fransızlardan
aldığı Amerika’daki kolonilerine ağır vergiler koyunca, ilerde kendi tahtına oturacak olan Amerika Birleşik
Devletlerinin kurulmasına zemin hazırlamış oldu.
Savaşı kazanan Prusya’nın güçlenmesi ile Almanların birliğinin ve Bismarc Almanya’sının önü açıldı.
Fransa; Hindistan dahil tüm sömürgelerini kaybetti.(Haiti hariç) Girdiği ekonomik krizden çıkamadı ve süreç 1789 Fransız devrimi ile neticelendi.
Savaşı kazanan Prusya’nın güçlenmesi ile Almanların birliğinin ve Bismarc Almanya’sının önü açıldı.
Fransa; Hindistan dahil tüm sömürgelerini kaybetti.(Haiti hariç) Girdiği ekonomik krizden çıkamadı ve süreç 1789 Fransız devrimi ile neticelendi.
1.Dünya Savaşı (1914-1918):
Geçte olsa, Bismarck’ın yaklaşık 230 prenslikten ibaret olan
Almanları tek çatı altında toplamayı başarıp, Almanya’nın ihtiyacı olan hammadde
için arayışlara girmesi, İtalya ve Fransa’nın geri kaldıkları sömürge kapma
savaşına girebilecek gücü yeniden toparlamaları, Rusya’nın sıkıştığı soğuk
denizlerden sıcak denizlere inme isteği ve tükenmiş Osmanlı’nın paylaşımının
kışkırtan cazibesi; yeni bir kanlı kapışmayı Avrupa’ya getirdi.
Bu kapışma; H.G. Well’in bir gazeteye yazdığı makalede söylediği gibi; “Bütün savaşları bitirmek
için” yapılacaktı. Well, “bütün hâkimiyetler tek bir hâkimiyet içinde
eritilmezse, milliyetlerin üstünde bir kuvvet meydana çıkmazsa, dünya
mahvolacaktır.” derken bu savaşın o mutlak galibi tayin edeceğini ümit ediyordu.
Kimyasal gazlar ilk kez bu savaşta
kullanıldı. Almanlar; 1 Ocak 1915 tarihinde Bolimov Muharebelerinde
Ruslara, Belçika’nın Ypres Kasabasında
İngiliz ve Fransızlara, İngilizler; Çanakkale'de Osmanlı askerlerine
karşı kimyasal gaz (klor) kullandılar.
Tek yenilik kimyasal gazlar değildi:
Savaş uçakları, şehirlerin bombardımanı,
yakarak öldüren Napalmler, makineli tüfekler, tanklar, denizaltılar da 1. Dünya
Savaşı ile birlikte toplumların yüzleşmek zorunda kaldıkları ölüm makineleri
oldu.
Bu savaşla birlikte; sivil halkın
savaş meydanından uzak durabildiği kadar, savaştan da uzak durabildiği dönemler bitti. Ordular, sadece karşılarındaki orduları yok etmekle yetinmeyip; o
orduları, insan ve lojistik olarak besleyen stratejic kaynakların tamamının
imhasına da yöneldiler. Artık kadınlar, yaşlılar, çocuklar, köyler, şehirler,
hayvanlar -savaşa girsin girmesin- hedef sayılır oldu.
Osmanlı 1. Dünya Savaşında yetişkin erkeklerinin neredeyse tamamını kaybetti |
Hemen hemen hepsi aynı dönemlerde
kurulmuş olan ve son 600 yıldır dünyanın gidişatını yön veren 4
imparatorluktan 3’ü bu savaşla tarihten çekildiler. (Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan
ve Rus Çarlığı.) İmparatorluklar dönemi böylece bitti. (Çin 1911 yılında Mançu
Hanedanın Sun Yat Sen tarafından yıkılması ile tarihten çekilmişti.)
Almanlar Avrupa’daki en güçlü kara
devleti olma pozisyonlarını kaybettiler. Ancak galip gelenlerin kaybı kaybedenler
az değildi. İngiltere ve Fransa hem insan kayıpları, hem çöken ekonomileri ile
Dünya liderliğini, ringe yeni çıkan genç bir sömürgeci şampiyona bıraktılar:
ABD
Bu savaş, bütün savaşları
bitiremediği gibi kendisinden çok daha kötüsünün ebeliğini yaptı.
2. Dünya Savaşı (1939-1945):
1. Dünya Savaşı durumu değiştirmedi.
Lenin’in ifade ettiği, “100 kölesi olanın, “adalet”li paylaşım adına 200 kölesi
olanla savaştığı..” lakin kölenin halini kimsenin sormadığı düzen -mağlupların
kontrol altına alındığı düşünülerek- daha da pekiştirildi. Bu da yeni bir hesaplaşmanın yolunu açtı.
2. Dünya Savaşında taraflar. |
İtalya 1. Dünya Savaşında
İngilizlerce aldatılmanın; Almanya 1. Dünya savaşında kendisine vurulan
prangalardan kurtulmanın, Japonya işgal ettiği Çin yüzünden uğradığı Amerikan
ambargosundan kendini kurtarıp en büyükler(sömürmeye hakkı olanlar (!))
arasında olmanın derdindeydi. Ama Dünya, herkesin sömürme iştahını doyurabilecek
kadar geniş değildi. Eski sömürgeciler, yanlarına sömürdükleri ülkeleri de
alarak bu yeni sömürgecilerin karşısına çıktılar.
Batı, Yahya Kemal’in deyişiyle büyük
bir Medeniyet krizi yaşıyordu. Bu kriz, bir cinnet getirdi.
Sari zi (Sarı su) ya da
Stalingrad kuşatmasında Alman askerleri
|
Artık savaş, sadece cephelerde yapılmadığından, ölen sivil sayısı, asker sayısından kat be kat fazlaydı. (Toplam ölü sayısı, 70-90 milyon tahmin edilirken bunun 50-60 milyonunun siviller olduğu düşünülüyor.)[1] Rusya’nın, o zamanın Türkiye’sindeki erkek nüfusunun tamamından daha fazla erkek nüfusu cephelerde eridi. (10-12 milyon arası)
Savaş Amerika'nın, dünyanın geri kalanına ders vermek ve patronun kim olduğunu öğretmek için, teslim olmuş Japonya'ya attığı 2 atom bombası ile bitti. Bundan sonra patronu, nükleer silahlar belirleyecekti.
Bu savaşlarda Avrupa çok büyük acılar, çok büyük travmalar yaşadı. Ama dersler de çıkardı.
Avrupa'nın kendini her topladığında giriştiği iç savaşların bedeli de ağır oldu.
Etkinliğini ve gücünü
yitirdi. Neredeyse tüm sömürgelerini kaptırdı ve kendisi de (Japonya gibi) Amerika’nın ilan edilmemiş sömürgesine dönüştü.
Finans piyasası –özellikle Londra’dan- Amerika’ya kaydı. Dünya’nın yeni
tartışılmaz sömürgecisi Amerika oldu.
Mussolini İtalya’sı ve Hitler
Almanya’sının yenilgisi ile Faşizmin, tarihe gömüldüğü düşünülürken; Hitler’in 1939
yılında yaptığı bir konuşmada ifade ettiği; “Hak, Alman ulusunun çıkarına
olandır.” mantığının Ulus-Devletlerin düsturu oması ile bütün Dünya sathına yayılarak, devletlerin resmi politikası oldu.
2. Dünya Savaşında bir kurşun fabrikası |
2. Dünya Savaşının bitmesi
Avrupa’nın savaşlarını bitirmedi. Batı’nın kendi iç hesaplaşmaları hala tüm hızı ile
devam ediyor. Ama Avrupa iç savaşlarını, kendi sınırlarının dışına taşımayı başardı.
Birleşmiş Milletler
2. Dünya Savaşının galip devletleri
bir araya gelip Birleşmiş Milletler (BM) örgütünü kurarak Dünya’nın geri
kalanına yeni bir yönetim tarzı dayattılar.
Winston Chuchill |
BM’nin misyonu, Batı’nın savaşlarını Batı’nın topraklarından uzak tutmaktır.
NATO, misyonunu gerçekleştirebilmesi
için BM’nin emrine verilmiş askeri güç, IMF ise bu misyonun finansmanını
karşılayan teşkilat olarak kuruldu.
Birleşmiş Milletler kuruluş doktrinini; entellektüel, liberal ve emperyalist bir politikacıdan esinlendi. Henry Campbell Bannerman.
Campbell Belgesi
Dünya sekenesinde, BM kurulduğu günden beri Avrupalıların savaşlarından başka bir savaş yaşanmadı. Ama bu savaşların hiç biri Avrupa veya ABD topraklarında olmadı.(Afganistan’da savaşan; Ruslarla Amerikalılardı, Vietnam’da, Küba’da da onlar savaştı. İran, Mısır ve Irak’ta Amerikalılar ve İngilizler kapıştılar, Libya’da İtalyanlar ve ABD’liler, Cezayir’de Fransa ile ABD’liler. Bugün Suriye’de de Amerika, Rusya, İngiltere savaşıyor.)
Artık Batı'nın tüm savaşları fakirlerin topraklarında oluyor. Harap olan şehirler; fakirlerin şehirleri, yıkılan devletler; fakirlerin devletleri ve çöken ekonomiler; fakirlerin ekonomileri. Sadece onlar ve onların kadınları ve onların çocukları ölüyor.
Artık Batı'nın tüm savaşları fakirlerin topraklarında oluyor. Harap olan şehirler; fakirlerin şehirleri, yıkılan devletler; fakirlerin devletleri ve çöken ekonomiler; fakirlerin ekonomileri. Sadece onlar ve onların kadınları ve onların çocukları ölüyor.
Birleşmiş Milletler kuruluş doktrinini; entellektüel, liberal ve emperyalist bir politikacıdan esinlendi. Henry Campbell Bannerman.
Henry Campbell-Bannerman |
Campbell Belgesi
Campbell, İbn-i Haldun’un “Bütün
uygarlıklar doğar, büyür ve ölürler.” Fikrinden hareket ederek Batı
Uygarlığının da bir gün kaçınılmaz olarak sonunun geleceğini, ancak son 200
yılda Batı’nın Dünyanın geri kalanında korkunç bir nefret biriktirdiğini, eğer
yeni gelecek hakim uygarlığın Batı uygarlığının bir müntesibinden çıkmaması halinde,
Batı için korkunç bir dönem geleceğini ifade ederek tedbirler önerdi.
Bannerman, Dünya’yı 3 ‘e ayırdı.
Birinci Dünya, Uygarlık nöbetinin
devredilebileceği milletler: Bunlar Batı uygarlığının mensubu olan, beyaz ve
Hristiyan milletlerdir.
İkinci Dünya ise uygarlığın devredilemeyeceği ancak işbirliği yapılması gereken milletler: Batı Medeniyetine yakın ancak Batı’lı olmayan
bu unsurlar, Hristiyan ancak Beyaz olmayanlardır.
Üçüncü Dünya ise asla Uygarlık
nöbetinin devredilmemesi gereken milletler: Yani ne batılı, ne beyaz, ne de
Hristiyan unsurlardır. (Düşman unsur)
Campbell, uygarlık nöbetinin 3.
Dünya ülkelerine geçmemesi için 3 temel tedbir önerir:
1-Bu milletlere asla teknoloji
transferi yapılmamalı ve kendilerinin de teknolojiye ulaşmasına müsaade
edilmemelidir. (PATENT, teknoloji ile 3. Dünya ülkelerinin arasına konulmuş görünmez demir perdedir.)
1. Sınıf: Beyazlar 2. Sınıf: Siyahi köleler 3. Sınıf: yerliler |
3- Bu ülkelerin kendilerini
yönetmelerine de izin verilmemelidir. Ya o toplumda azınlık olan unsur ya da kendi toplumlarına yabancılaşmış bir zümre desteklenerek iktidara getirilmeli,
çoğunluk olan unsurla aralarında çatışmalar var edilmelidir. (Müslüman
toplumlardaki yönetimlerin başörtüsüne, ezana, namaza, Kuran’a vs karşı
düşmanca politikaları; toplumu yönetici zümre karşı nefretle doldurarak,
yönetici zümreyi emperyalistlere mecbur ve mahkum etme işlevini görür.)
Bu düşüncenin temelini attığı BM,
NATO, IMF ve bunların lojistic kuruluşlarının en önemli misyonu Batı Medeniyetinin
karşısına çıkabilecek muhtemel rakipleri bloke etmek, gelişmelerini durdurmak ve Batı’nın tahakkümünü sürekli kılmaktır.
Son olarak:
BATI üst üste yaptığı korkunç savaşlar ve bu savaşlarda geliştirdiği savaş teknolojisi ile -çok büyük kayıplar vermiş olsa da- yeryüzünün geri kalanını korkutmayı ve sindirmeyi başardı. Geliştirmiş olduğu savaş teknolojisini günlük hayata uygulamayı başararak ekonomik sömürü ve kültürel hegemonyasının ulaşamadığı hiç bir yer bırakmadı.
Ne yazık ki, şu an 3. Dünya denilen ülkelerde fikrin, fikir olarak kabul edilebilmesi için; öncelikle Batı'lı bilgi ile test edilmesi, sonrasında menfaatçilk potasında onaylanması gerekir. Müslüman toplumlara sahip olan ülkelerde bile, İslam'ın fıkhı, tavsiyesi veya emri ancak Batı'lı referanslar veya normalara uygun düşerse kabul edilebilir.
2. Dünya savaşı sonrası gelişen medya, reklam ve iletişim teknolojisi Modernizmin, eşitliklik prensibini bir tektipçiliğe,tek boyutluluğa indirgedi. Tüm toplumları aynı giyime, aynı şehirlere, aynı aletlere, aynı evlere, aynı ilişkilere, aynı tedavilere, aynı zevklere, aynı inançlara mahkum etti. Belki de bu eşitlikçiliğin/tek tipçiliğin en önemli unsuru tüm nesillere ve insan tiplerine verilen aynı EĞitim politikalarıdır. EĞitim; köylü, kentli, zengin, fakir, sünni, alevi, Kürt, Türk, Hintli veya Japon'u alıp "kendi toplumuna yabancılaştıran" bir Batılılaştırma projesi olarak, tüm yenilmişlere, egemenlerin dayattıkları bir sömürge politikasıdır. Farklı olanı alıp, Batılılaştırır.
Son olarak:
BATI üst üste yaptığı korkunç savaşlar ve bu savaşlarda geliştirdiği savaş teknolojisi ile -çok büyük kayıplar vermiş olsa da- yeryüzünün geri kalanını korkutmayı ve sindirmeyi başardı. Geliştirmiş olduğu savaş teknolojisini günlük hayata uygulamayı başararak ekonomik sömürü ve kültürel hegemonyasının ulaşamadığı hiç bir yer bırakmadı.
Simon Bolivar |
Venezuela'nın efsanevi
kahramanı Simon Bolivar'ın 1830'da yapmış olduğu tespite, hala
mahkumuz: "Biz bağımsızız, ama özgür değiliz. Özgür düşüncenin
iki düşmanı var: Avrupa’nın bilgeliği ve Amerika’nın faydacılığı. Ulus
Devletler bu süzgeçlerden geçmeyen hiçbir fikri kabul etmiyor."
Ne yazık ki, şu an 3. Dünya denilen ülkelerde fikrin, fikir olarak kabul edilebilmesi için; öncelikle Batı'lı bilgi ile test edilmesi, sonrasında menfaatçilk potasında onaylanması gerekir. Müslüman toplumlara sahip olan ülkelerde bile, İslam'ın fıkhı, tavsiyesi veya emri ancak Batı'lı referanslar veya normalara uygun düşerse kabul edilebilir.
2. Dünya savaşı sonrası gelişen medya, reklam ve iletişim teknolojisi Modernizmin, eşitliklik prensibini bir tektipçiliğe,tek boyutluluğa indirgedi. Tüm toplumları aynı giyime, aynı şehirlere, aynı aletlere, aynı evlere, aynı ilişkilere, aynı tedavilere, aynı zevklere, aynı inançlara mahkum etti. Belki de bu eşitlikçiliğin/tek tipçiliğin en önemli unsuru tüm nesillere ve insan tiplerine verilen aynı EĞitim politikalarıdır. EĞitim; köylü, kentli, zengin, fakir, sünni, alevi, Kürt, Türk, Hintli veya Japon'u alıp "kendi toplumuna yabancılaştıran" bir Batılılaştırma projesi olarak, tüm yenilmişlere, egemenlerin dayattıkları bir sömürge politikasıdır. Farklı olanı alıp, Batılılaştırır.
Nesillerini, sömürgecilerinden ellerinden alamayanlara onurlu bir gelecek ihtimali yoktur.
Becerebilirsem bir sonraki yazıda Batı'nın "Türk Travmasını" konuşmak istiyorum.
Bu yazımı arkadaşlarınızla paylaşın
Konu yorumu: Avrupa’nın Travmaları 5 – Dünya Savaşları
Açıklama:
Değerlendirme: 5
Yorum: Ahmet H. Çakıcı
Etiketler:
1. Dünya Savaşı,
2. Dünya Savaşı,
7 savaşı,
Birleşmiş milletler,
Henry Campbell,
kimyasal silahlar,
Nato,
Winston Churchill
2 yorum:
Tebrikler
A. Hakan Bey!Yazılarınız ile Ufuk Coşkun'un paylaştığı Ailesiz Toplum yazısı ile tanıştım. Devam ediyorum. Cok ufuk açıcı. Kaleminize sağlık. Ve dahi emeklerinize...
Yorum Gönder