MODERN
FAMİLY, AİLESİZ TOPLUM .... YA SONRASI?
Muhammed Turan’a Teşekkürlerimle,
Ariflerden değilim, derdimi kısa yoldan anlatmayı
beceremiyorum, affola.
(Yazıyı okuyabilecek sabrı olmayanlar için bu yazı:
Büyük bir işsizlik döneminin yaklaşmakta olduğunu ve devasa kitlelerin megapol
şehirlere sıkışıp kalacaklarını; egemenlerin, oluşturacakları ahlaki kaos ile bu
kitleleri kendi kendilerini yok edecekleri bir sürece razı etmeyi
düşündüklerini, aksi halde bu kitlelerin egemenler veya birbirleri tarafından
vahşice yok edilecekleri bir sürece evrileceklerini iddia ediyor.)
1-Büyük Sarsıntılar
Makineleşmenin ya da robot teknolojisinin
ulaşabileceği sonuçları özellikle 2. Dünya Savaşı sırasında fark eden devletler
bir centilmenlik anlaşması çerçevesinde bu teknolojiyi kısmen de olsa dondurmuşlardı.
Devletler hala bu süreci korumaya çalışıyor olsalar da, devletlerden daha büyük
örgütlere dönüşen özel şirketler böyle bir centilmenliği umursamıyorlar.
Robotlaşma, makineleşme ve yapay zekayı her alana sokabilecek düzeye
getirdiler.
Mesela eğitimin sanal ortama taşınması ile okul
binalarının birer harabeye dönüşmesi hükümetlerin cesaret ettiği anda
olabilecek bir şey[3].
Eğer hala okul binaları duruyor çocuklar fabrika tipi eğitime devam ediyorlarsa;
devletlerin, işsiz kalacak milyonlarca öğretmen ve diğer personeli ne
yapacaklarını bilememelerinden.
Adli teşkilatlardakileri ne yapacaklarını bilseler,
adliyeler için geliştirilmiş uygulamalar da çoktan hayatımıza girerdi. Cep
telefonuna bir uygulama indiriyor, gerekli yerlere işaret koyuyorsunuz ve
program sizin adınıza bir dava dilekçesi yolluyor merkez (Yargıca[4] mı demeliydim) bilgisayara. O
bilgisayar örnek dosyalardan ve kanun metinlerinden bir sonuca ulaşıyor. Bütün
dava 3-5 dk içinde bitiyor. Üstelik dava açma başarı oranı avukatlardan çok
daha isabetli.[5] Yapay
zekalı avukatlar, hakimler[6],
katipler, savcılar gerçeklerini işsiz bırakmak üzere.
Personelsiz, kasiyersiz marketler de sessizce hayatımıza
girmeye başladı. Kapıyı kontrol eden robota cep telefonunuzdan karekod veya
kredi kartınızı okutuyor ve size verilen bir çantaya ürünleri koyuyorsunuz.
Çantaya giren her şey otomatik hesaptan düşüyor. Türkiye'nin ilk kasiyersiz marketleri
İstanbul ve Bursa’da çalışmaya başladı.[9] Migros,
kasiyersiz marketçiliğe “jet kasa” reklamı ile[10] en
hızlı giriş yapan market grubu oldu.[11]
Marketler
bakkallardan sonra kasiyerlerinin de işine son vermeye niyetliler.
ABD’den yola çıkan devasa bir şilep üzerinde hiç
mürettebat olmadan haftalar önce yola çıktı, Çin’e gidiyor. Yükünü alıp yine
mürettebatsız olarak geri dönecek.[12]
İnsansız hava taşıtları 5-6 yıldır zaten gündemimizde.
Uçaklar artık pilota ihtiyaç duymuyor.
Bir de askerler var. 1940’larda durdurulan robot asker üretme sürecine devletler hala sadık gibi dursalar da özel şirketler bu konuda çok yol aldılar. Paletli ya da yürüyen, üzerinde makineli tüfek, top, lazer, ısı sensörü benzeri bir sürü cihaz taşıyan, korkmayan, geri çekilmeyen ölüm makineleri yapıyorlar. [16] Rusya’da 2015 yılında bir fuar yapıldı[17] ve Rusların 4 metrelik savaş robotuna verdikleri ismi böylece öğrendik: İGOREK[18]
Yakında cephelerde binlerce süper robot asker[19] göreceğiz.[20]
Üstelik bu robotlar BİG DATA ile entegre de olmaya başladılar. Yani Yapay
Zekaya sahipler.
Daha bir sürü örnek verilebilir ancak tahmin edebildiğimiz kadarı ile kabaca
şu an bildiğimiz mesleklerin neredeyse yarısı 30 yıl içinde yok olacak gibi duruyor.[21]
Bu da o meslek dallarında çalışan ya da çalışmayı ümit eden milyarların işsiz
kalması, bir gelirden mahrum olması demek.
II. Dünya Savaşında ölen insan sayısı 70 milyon
civarındayken bu sürecin tahminen beş milyar insanın hayatını etkileyeceğini
söylersek[22]
olayın ciddiyeti hakkında bir fikir vereceğini ümit ediyorum.
“500 milyon insan 30 yıl içinde işsiz kalacak” kelimesi
artık bir kehanet değil. 500 milyon işsiz, geçimini sağladıkları yakınları ile
beraber kabaca 2,5-3 milyar aç insan demek. Bunlara halen açlık
sınırının altında yaşayan 1 milyara yakın nüfusu da eklersek, 30 senelik
süreçte her 2 kişiden 1'inin aç olduğu bir dünyaya gitmekte olduğumuzu söylemek
zor değil.
Üstelik toplumlar modernleşme tuzağına yakalandılar ve
devasa şehirlere kitleler halinde yığıldılar. İşsiz kaldıklarında şehirlerde
hayvan bakma, kendi gıdalarını yetiştirme imkanları yok, dönecek bir köyleri de
yok. (Kırsal arazilerin, devletlerin işbirliği ile büyük şirketlere devredilme
süreci (kredi, ipotek, haciz üçgeni ile) tamamlanmak üzere. 2017 TUİK
verilerine göre Türkiye’nin sadece %7,5'u köylerde yaşıyor.[23]
Bunların da %3,8’i üretici değil, kırsalı sayfiye olarak kullanıyor.) Ancak
fakirlerin dönecek bir köyleri olsa da dönemeyecekler. Çünkü kırsal da
yaşayabilme yetisini kaybetmiş, rahata ve konfora alışmış haldeler.
Ancak olayın belki de daha vahim bir yönü daha var: Yapay
zeka ile ile sermayenin iş birliğinin, yöneten ile yönetilen arasındaki
mesafeyi insanlığı ürkütecek derecede açması.
Deneme niteliğinde benzeri bir uygulama da İsveç’te
devreye sokuldu. İşçilerin bileklerine sürekli takiplerini sağlayan mercimek
büyüklüğünde chipler takıldı.[27] Bu
chipler büyük patrona elemanları hakkında kesintisiz bilgi taşıyor. Nerede olduğundan
kalp krizine[28],
kaçta uyuduğundan hamile kalıp kalmadığına[29] kadar bir çok şeyi. Şimdilik sadece otobüs, tren bileti, kapı açma/kapama gibi işleri gören chipler
İsvec’te 3500 kişi kendine taktırmış. İngiltere’de de çip üreticisi BioTeq şimdiye kadar 150
işçinin vücuduna, evcil hayvanlara takılanlara benzeyen pirinç tanesi
büyüklüğündeki çiplerden yerleştirdiğini bize haber etti.[31] Chip Uygulamalarının yaygınlaştırılıp insanların her anlarının takip edilme işi de devletlerin onayını bekleyenlerden. Değilse şimdiye kadar her doğan bebeğe takılmaya başlanırdı.[30]
Bu sürece “Yaratıcı Yıkım” diyorlar. Mantığı “Kazanan Hepsini Alır” üzerine kurulu. Geçmişte Kapitalistlerin en büyük masraf kalemleri “işçi ücretleri” idi. Artık gelirden işçi ücretlerine ayrılan payın neredeyse tamamı, geliştirilen teknoloji ile patrona kalacak. Mesela Google'2012 de 14 milyar dolar kar ederken çalıştırdığı insan sayısı 38 binden azdı. Ama General Motors'un 1979 yılında 11 milyar dolar kar elde ederken çalıştırdığı insan sayısı 840 bindi. 1970’lerde 2 milyar dolarlık bir firmanın ortalama istihdam ettiği çalışan sayısı 20.000’lerde iken, 2014'te 19 milyar dolara Facebook’a satılan Whatsup'ta çalışan sayısı sadece 55'tir. 2011' Apple'ın Kuzey Carolina'daki Maiden kasabasına inşa ettiği milyar dolarlık, yüzlerce dönüme yayılan pahalı tesislerin sadece 50 tam zamanlı istihdam yaratmış olması Amerika'da gündem olmuştur. Bu "Yaratıcı Yıkım", Kapitalist neredeyse bütün geliri işçilerine bir şey vermeden kendinde topluyor. Kazanan hepsini alıyor ve milyonlarca işsiz insanı sokağa savuruyor.[31-a]
Egemenler alt tabakalardakilerin kalp atışlarını dahi
kontrol eder, kameralarla her anlarını, cep telefonları ile kelimelerini kaydederlerken, kendileri de alt tabakadakiler için gittikçe bilinmez, ulaşılmaz oluyorlar.
Bu nedenle Robotlaşma sürecinin bize başka şeyler de getireceğini de hissedebiliyoruz. Mesela Isaac Asimov daha 1942‘lerde Ben Robot romanında robotlarla ilgili 3 yasadan bahsetmişti[32] : 1- Robot insana zarar veremez ve atıl kalmak suretiyle insanın zarar görmesine de izin vermez. 2)Bir robot insanların verdiği emirlere, bu emirler ilk yasa ile çelişmediği sürece uymak zorundadır, 3) Bir robot, birinci ve ikinci yasa ile çelişmediği müddetçe kendi var oluşunu muhafaza etmek zorundadır. Sonra bunlara, bunların önüne geçmesi için sıfırıncı yasa diye anacağı bir yasa daha ilave eder: 0) Bir robot insanlığa zarar veremez ve atıl kalmak suretiyle insanlığın zarar görmesine de izin veremez. Ancak şöyle bir sorunumuz var: Asimov’un Robot Yasalarına bu günün egemenlerini sadık kalmaya zorlayacak bir güç yok.
Bu nedenle Robotlaşma sürecinin bize başka şeyler de getireceğini de hissedebiliyoruz. Mesela Isaac Asimov daha 1942‘lerde Ben Robot romanında robotlarla ilgili 3 yasadan bahsetmişti[32] : 1- Robot insana zarar veremez ve atıl kalmak suretiyle insanın zarar görmesine de izin vermez. 2)Bir robot insanların verdiği emirlere, bu emirler ilk yasa ile çelişmediği sürece uymak zorundadır, 3) Bir robot, birinci ve ikinci yasa ile çelişmediği müddetçe kendi var oluşunu muhafaza etmek zorundadır. Sonra bunlara, bunların önüne geçmesi için sıfırıncı yasa diye anacağı bir yasa daha ilave eder: 0) Bir robot insanlığa zarar veremez ve atıl kalmak suretiyle insanlığın zarar görmesine de izin veremez. Ancak şöyle bir sorunumuz var: Asimov’un Robot Yasalarına bu günün egemenlerini sadık kalmaya zorlayacak bir güç yok.
Bu konudaki gelişmeler oldukça can
sıkıcı boyutta. Mesela Harari Homo Deus kitabında, yapay zekaları ile öğrenen
robotların kendi kararlarını vereceği bir sürece gittiğimizi söylüyor. Bu şu
demek oluyor: Bir robot bir insanı öldürdüğünde ne yapımcısı, ne yazılımcısı,
ne de o robotu kullanan sahibi sorumlu tutulamaz. Çünkü onun kendi yapay zekası
var. En fazla robotun fişi çekilir. Dolayısı ile öldürülen öldürüldüğü ile
kalır. Bunun bir aldatma ya da numara olma ihtimali yüksek. Çünkü robotların yazılımlarını
insanlar yapar ve onlar, programlandıkları çerçevede hareket ederler. Bilginin
çoğalması veri işleme mekanizmalarını, akı şemasını değiştirmez. Dolayısı ile
egemenlerin daha robotlar aramızda dolanmaya başlamadan onların yapacaklarından
kendilerini sıyırma çabasına girmelerinden endişe edilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Şimdiden, robotun yapacaklarından sahibinin ve üreticisinin
sorumlu tutulacağı bir hukuki yapı için toplumsal baskı kurulması gerektiği fikrindeyiz.
Davos Toplantılarının bu seneki konuşmacı konuğu[33] Prof. Noah Harari de tam bunu diyor[34] ; “ Belki de işin en tehlikeli kısmı bu. Bu sürecin ne getireceğini, nereye kadar gideceğini öngöremiyoruz."
Davos Toplantılarının bu seneki konuşmacı konuğu[33] Prof. Noah Harari de tam bunu diyor[34] ; “ Belki de işin en tehlikeli kısmı bu. Bu sürecin ne getireceğini, nereye kadar gideceğini öngöremiyoruz."
Iskartalar en büyük sorun
Büyük
kapitalistler de bu sorunu görüyor ve endişe ediyorlar. Ancak rekabet
yarışında geri kalma korkusu öyle kuvvetli ki; sonda bekleyen felaketi göre
göre, uçuruma doğru yapılan bu yarışı durdurmak, kimse için mümkün görünmüyor.
Zygmunt Bauman,"Dünya, ıskarta insan, (işsiz) tüketilmiş mal ve eşyanın çöpleri ile doldu. Modernite için, bir varlık olan insanın ıskartaya (çöpe) dönüşmesi ile eşyanın çöpe dönüşmesi aynıdır. Atık insanlar hız kesmeden çoğalıp muazzam miktarlara ulaşırken gezegendeki çöp alanları ve atığı geri dönüşüme sokacak araçlar giderek azalmakta.’ Bundan sonra gündemimiz, ‘atık insanların ve insani atıkların[33] tasfiyesi’dir.[34]" diyor.
Bu sürece “Yaratıcı Yıkım” diyorlar. Mantığı “Kazanan
Hepsini Alır” üzerine kurulu. Geçmişte Kapitalistlerin en büyük masraf
kalemleri “işçi ücretleri” idi. Artık gelirden işçi ücretlerine ayrılan payın
neredeyse tamamı, geliştirilen teknoloji ile patrona kalacak. Mesela
Google'2012 de 14 milyar dolar kar ederken çalıştırdığı insan sayısı 38 binden
azdı. Ama General Motors'un 1979 yılında 11 milyar dolar kar elde ederken
çalıştırdığı insan sayısı 840 bindi. 1970’lerde 2 milyar dolarlık bir firmanın
ortalama istihdam ettiği çalışan sayısı 20.000’lerde iken, 2014'te 19 milyar
dolara Facebook’a satılan Whatsup'ta çalışan sayısı sadece 55'tir. 2011'
Apple'ın Kuzey Carolina'daki Maiden kasabasına inşa ettiği milyar dolarlık,
yüzlerce dönüme yayılan pahalı tesislerin sadece 50 tam zamanlı istihdam
yaratmış olması Amerika'da gündem olmuştur.
Bu "Yaratıcı Yıkım". Kapitalist, işçilerine hiçbir
şey vermeden neredeyse tüm karı kendinde topluyor. Kazanan hepsini alıyor ve
milyonlarca işsiz insanı sokağa savuruyor.
Sorun şu ki; kazanan hepsini aldığında orta sınıf
tamamen yok olacak, pazar çooook daralacak demektir. İşçilere pay
ayrılmadığında üretilen ürünleri kim alacak? Hangi para ile alacak?
Zygmunt Bauman,"Dünya, ıskarta insan, (işsiz) tüketilmiş mal ve eşyanın çöpleri ile doldu. Modernite için, bir varlık olan insanın ıskartaya (çöpe) dönüşmesi ile eşyanın çöpe dönüşmesi aynıdır. Atık insanlar hız kesmeden çoğalıp muazzam miktarlara ulaşırken gezegendeki çöp alanları ve atığı geri dönüşüme sokacak araçlar giderek azalmakta.’ Bundan sonra gündemimiz, ‘atık insanların ve insani atıkların[33] tasfiyesi’dir.[34]" diyor.
Prof. Noah Harari’nin işsizler" için kullandığı
terim ise "gereksizler."[35] Ve diyor ki; "Askeri ve ekonomik
olarak vazgeçilmez olan yoksulları korumak yerine kendi çıkarları için hareket
eden 20. Yüzyıl elitleri, 21. yüzyılda üçüncü sınıf insanları(gereksizleri)
taşıyan vagonları (her ne kadar acımasız olsa da) tamamen geride bırakmak ve
sadece birinci sınıfla geleceğe doğru ilerlemek istiyor.[36]”
Yani elitler, geleceğin dünyasında alt sınıflardan kimseyi görmek istemiyor,
diyor.
“İnsanın şuur ve bilinç sahibi olmasının avantaj
olduğunu ve bu yüzden şuursuz, duygusuz robotların onların yerlerini
alamayacaklarını düşünenler için geleceğin dünyası bir hayal kırıklığına gebe:
Atlar, öyle ya da böyle bir bilinç sahibiydiler; sahiplerini tanırlar, evlerini
kendileri bulurlar, kızgınlık veya keyflerini belli ederler, sıcaklık ve sevgi
gösterirlerdi. Ama biz arabaları tercih ettik. Çünkü arabalar, daha çok yükü
daha uzun mesafelere taşıyorlardı. İşte sıradan insanlar da ROBOT-İNSANların
becerileri karşısında İşlevsiz kalacaklar ve Egemenler; atları attıkları gibi gereksiz
insanları da bir kenara atacaklar.[37]” diyerek
iddiasını ispata çalışıyor sayın Harari.
Peki ne olacak bu kadar işsiz (atık) insan?
Muhtemeldir ki, kitleler bu soruya cevap bulması için
iki mercie dönüp bakacaklar: Birincisi devletler.
Nasip Olursa devam ederiz..
Muharrem 1440 / ALANYA
Sonraki Yazı: Ailesiz Toplum 2- İnsansız Bir Gelecek
[22]
Halil Oduncu
[23] http://t24.com.tr/haber/turkiyede-nufus-80-milyonu-gecti-koylerde-yasayanlarin-orani-ise-yuzde-75,550346
[31]
Noah Harari, Homo Deus
[31-a] Robotların Yükselişi & Yapay Zeka ve İşsiz Bir Gelecek Tehlikesi-Martin Ford'dan derleme
[31-a] Robotların Yükselişi & Yapay Zeka ve İşsiz Bir Gelecek Tehlikesi-Martin Ford'dan derleme
[33]
Zygmunt Baumann, Iskarta Hayatlar,
Modernite ve Safraları
[34] http://www.hurriyet.com.tr/kitap-sanat/iskarta-zamanlar-iskarta-hayatlar-40962170
[36] (Noah
Harari- Homo Deus s:364)
Bu yazımı arkadaşlarınızla paylaşın
Konu yorumu: Ailesiz Toplum - 1 Iskartalar
Açıklama:
Değerlendirme: 5
Yorum: Ahmet H. Çakıcı
Etiketler:
dataizm,
homo deus,
Prof Noah Harari,
Wendy Brown,
Yapay Zeka,
Zygmunt BAumann
2 yorum:
Yau parmaktan MR ı nasıl çekti ? Onu anlasam gerisi no problem🤔
Diğer taraftan, vücudunuza bazı sensörler bağlayıp, bir makineye parmağınızı 10 dakika dokunduruyorsunuz, 41 sayfalık bir rapor veriyor. İçinde kan testinden hormon testine, efor testinden MR sonuçlarına kadar her şey var.
YAzıyı böyle düzelttim. Uyarınız için teşekkür ederim.
Yorum Gönder