KABALIK Devletten Bulaşıyor
Biz de kaba olan devlettir; Görgüsüzlük, nezaketsizlik hatta gösteriş devletten halka sirayet eder.
Adliyedeyiz. Ufak bir trafik kazası için ifadelerimiz alınacak. Sert adımlarla 35-40’larda biri giriyor içeri. Diğer memurların ciddileşmesinden beklenen kişi olduğu anlaşılıyor. Kendisini bekleyenlere kendini tanıtmaya ihtiyaç hissetmeden doğrudan sorgulama işine girişiyor. Hitabeti, nezaketten ve görgüden hayli uzak. Yaşıtlarına da, babası yaşındakilere de “SEN” diye hitap ediyor. Neredeyse tüm cümleleri emir kipinde: “gel, anlat, yerine dön, yeter, çık dışarı, kes, uzatma”. Biri araya girmek istiyor, -sanki aradığı fırsat buymuş gibi- sesin tonu çıkabileceği en yüksek ve hakaretamiz tona yükseliyor. “RESMEN” ciyak ciyak bağırıyor.
Bu tıkanıklık üzerine daha önce okuduğumuz Alain Touraine, Zygmunt Baumann, Terry Eagleton'un "hiç bir çözüm "önerimiz yok mealindeki cevaplarına karşılık; Hardt ve Negri İmparatorluk kitabında "Kapitalist süreci değiştirmeyiz, bu yüzden mümkün olduğunca yakın durarak onu ehlileştirebilmeliyiz" mealinde bir öneride bulunuluyordu.
Wendy Brown ise çözümü Nietzsche'de buluyor; "Tarihin tıkandığı anlarda Şok Edici Müdahalelerle tarihte yeni kapılar açılabilir. Şok edici müdahale geçmişe/geçmişin getirdiği değerlere (Tanrı'ya ve ahlaka) müdahaledir." Diyor.