İhlas - 2 Yenildiysek, kendimize çalıştığımızdan.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 15 Tem 2017 0 yorum


[1]Şeytan insanın niyetine saldırır. Allah rızasının  içine kişisel bir şeyler katılabilirse, niyetin ihlası bozulur ve kişi Allah’ın korumasından çıkıp Şeytan’ın eline düşer. Demiştik. Oradan devam edelim.

Yusuf Kıssası[2], çok bilinen bir kıssadır. Yine de ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum: 


Devamını Oku »

İhlas-1 Allah mülkünü Şeytan’a yedirmez.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 3 Haz 2017 0 yorum
Hasan Aycın Üstad'dan
Uzun bir giriş yaparak anlatmak istediğim yere gelebileceğim. Sabrınızı istiyorum.
Aziz Kitaptan bir alıntı ile başlayalım. “Ve Şeytan dedi ki: “Hepsini azdıracağım, muhlis kulların hariç.”[1]

Devamını Oku »

Kadın ve Huzur 3 - Bir arada mümkün mü?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 18 Kas 2016 0 yorum
Önceki yazı: http://ahmethakancakici.blogspot.com.tr/2016/11/kadn-ve-huzur-bir-arada-mumkun-mu-2.html                    
Safer  1438 / ALANYA

Payam Boromand
 “Muhabbet yoksa gerisi cidaldir (mücadele).” (Ş. Yeşil)

Bir önceki yazıda; Modern Zamanlar Ailesine Aziz Kur’an’ın referans olamadığını anlatıp, bu ailenin çocuğunu kreşe, yaşlısını huzur evine, kendisini de işyerine mahpus etmeyi “özgürlük” saydığını, prestij kabul ettiğini, erkeğin kavvamlığını terke, kadının da kocası ile savaşa ikna edildiğini, artık “BEY”lerin patronlar, müdür ya da müşteriler olduğunu,bütün bunların patronlara daha fazla ve ucuz işçi temini için yapıldığını anlatmaya çalışmıştık.


Devamını Oku »

“Kadın ve Huzur” 2 - Bir arada mümkün mü?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 5 Kas 2016 1 yorum
                                                                                                            Muharrem / 1438

 Ne yazık ki Kur’an, modern zamanlar Müslüman’ı için referans kaynağı olma vasfını yitirmiştir. 
 (Atasoy Müftüoğlu) 

İlk yazıda Bakara 228. Ayetten hareketle modern hayatın kadına, erkeğin “er”liğini kırmayı öğütlediğini anlatmaya çalışmıştık. Devam edelim.


Devamını Oku »

“Kadın ve Huzur” -1 Bir arada mümkün mü?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 28 Eki 2016 2 yorum
                                                                                                                                Muharrem/1438

"...özgür düşüncenin iki düşmanı Avrupa'nın bilgeliği ve Amerika'nın faydacılığıdır. Yeni devletler bu ikisinin izni olmadan hiç bir fikri kabul etmek istemiyorlar..." 
                 (Simon Bolivar'dan alıntı. Eduardo Galeano, Aynalar s:206)


Devamını Oku »

Uhud'un okçuları.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 21 Eki 2016 2 yorum
Hasan Aycın
 Uhud'un Okçuları                                                                                                                                         
Resuller, yeryüzüne insanlara nezaketi öğretmek için teşrif buyurmuşlardır.”  (S. Erhan)

İşitmek anlamak değildir. Çünkü anlamak “iş”le değil “hal”le ilgilidir. Mesela eskiler “Kuran’ı anlayamazsın.” dediklerinde; Kur’an’ı işitemezsin, mantığı kavrayamazsın demezler; bu bakışla “hal”ine yansımaz, hal edinemezsin derler. Çünkü anlamak işitmek değil, “hal” edinmektir.


Devamını Oku »

Secde - Kimin Secdesi ?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 7 May 2016 1 yorum
                                                                 Dil-Ruba'ya şükranlarımla

Hasan Aycın üstatdan.
(Benim haddimi aşan bir konu. Cesaretim cahilliğimden. Hoş görmeniz ricası ile.)                                                                                                              
Aziz Allah (cc) Kur'an’da, insanın yaratılış merhaleleri[i]ni tanımlarken önce çamurdan "kalıbı"[ii] döktük, sonra çamura nefsini giydirdik,[iii] ardından ona, ruhumuzdan üfledik diyor[iv].


Devamını Oku »

Ruh Olmayınca Ceset Nedir Ki?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 12 Nis 2016 0 yorum
                         (Yusuf Ziya Kosifoğlu'na)                                          
Ahzap Suresindeki meşhur ayetle başlayalım[1]; “Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi…….

Göklerin, yerin ve dağların yüklenmeyi istemedikleri emanete[2] geçmeden önce   “emanet” hakkında birkaç hatırlatma yapmak istiyorum.,

Öncelikle “emanet”in tüm varlıklardan esirgenmesi gerekir. Ama özellikle diğer insanlardan korunması gerekir.

Devamını Oku »

Düşman Kim ? - 3 Düşmanı Kim Belirliyor?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 27 Şub 2016 2 yorum
            -Yüzyıl önce "İnsanlara su satmalıyız." dediğimizde. "Dereler, pınarlar, göller, yağmurlar özgürce su taşırken, insanlar suya neden para versinler?" diyerek bize çılgın olduğumuzu söylemişlerdi. Onları öyle bir korkuttuk ki, para ödemeden su içebilen kalmadı.                                                                                                  
                                               (Jonathan Crary - 7/24)

Maddeperestlik/paratapıcılık her dinin içine sızmış en yaygın mezhep[i] ve ahlaki tahribatın en ciddi müsebbibi olmasına rağmen toplumun gözünden kaçırılır. Böylece toplumun onları düşman olarak görmesi önlenilir.


Devamını Oku »

Düşman Kim? - 2 Cocukları, kim zehirliyor?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 12 Şub 2016 0 yorum

Tevfik Çavdar Karikatürü
Önceki yazı: Düşman kim 1- Dini kim yalanlar?

Maddeci (kapitalist) insan, sahip olduklarını artırabilmek için nesli, ekini, toprağı zehirlemeyi[i] ve hatta milyonlarca insanı öldürmeyi meşru görür. Kur’an bu insan tipini hedefe alarak, "düşman"ını tanımlar. Demiştik.[ii] Devam edelim.


Devamını Oku »

Düşman Kim? - 1 - Dini Kim Yalanlar?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 23 Oca 2016 0 yorum
Dini kim yalanlar?

Ahiret’i kim inkar eder?

Kim; Kıyamet gününe, yeniden diriltilip hesap sorulacağına, Cennet ve Cehennem’e “Yalan bunlar, inanmayın!”der?
Ateistler, deistler, agnostikler, Komünistler, putperestler şeklinde bir cevap verMiyor kadim Kitap.

Kur’an, Maun Suresinde soruyu sorup, şöyle cevaplıyor.
Eraeytellezî yukezzibu bid dîn(dîne). Fe zâlikellezî yedu’ul yetîm. Ve lâ yahuddu alâ taâmil miskîn.

Dîni yalanlayanı gördün mü? Yetim[i]i itip kakan var ya; işte o yalanlar. Miskini doyurmayı da sevmez.


Devamını Oku »

HAKK – 5 – Aklın Efendisi.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 5 Oca 2016 0 yorum
Önceki yazı;

[i]İnsan Hakka tabi olmalı, yoksa Allah kişiyi kendine tapmaya mahkum eder. Diyor Yeşil Efendi.

Başka yol yok! Ya HAKK’a, ya kendine tapar insan. Ama kişinin kendine tapması, önce kendine sonra topluma felakettir.


Devamını Oku »

HAKK 4 – “BEN”i HAKK'a bulamak. Şirk-et

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 4 Oca 2016 1 yorum
önceki yazı :
http://ahmethakancakici.blogspot.com.tr/2015/12/hakk-3-ben-sehveti-hakk-gizler.html

Hasan Aycın
“BEN”in kibirlenip, büyüyüp “var”lık iddiasında bulunması “HAKK”ın gölgelenmesi, görülemez olması ile neticelenir. Kişi ile HAKK arasına “BEN” girmiştir. Demiştik. Devam edelim.     
                     
Artık HAKK’lı olmak sadece Aziz Allah’ın razı olması demek değildir. HAKK, “BEN”in de razı olmasıdır. Hem “BEN” razı olacağım, hem “BEN”imin razı olduğundan HAKK.
“Şirk”et kurulmuştur. BEN ve HAKK ŞİRKeti. 


Devamını Oku »

HAKK 3 - “BEN”, “HAKK”ı Gizler.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 25 Ara 2015 1 yorum
Önceki Yazı :
http://ahmethakancakici.blogspot.com.tr/2015/12/hakk-2-hakka-ben-karstgnda-hakk-bulanr.html

HAKK’ı da Şer’i[i] de herkesin görebilir, ancak HAKK’ın peşine gitmek kadar, ŞER’den etkilenmemek, kötülüğün/kötünün etkisi altına girmemek de zordur. Kaybetmeyi göze alamayanlar HAKK’ın peşine gidemezler. Herkes HAKK’ı talep eder, ancak HAKK’ını veren azdır. Demiştik . Oradan devam edelim.

Eğer HAKK’sız (Allah’sız, Aziz Allah’ın razı olmayacağı yerde duran, zalim), “BEN”le yakın ilişki içinde olan biri olursa mesela anne, baba, iş sahibi, amir, eş, çocuk, arkadaş, müşteri, işveren veya bizzat kendim,  HAKK’ı görmek zorlaşır.


Devamını Oku »

HAKK - 2 Şer İşgal Eder.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 19 Ara 2015 0 yorum
Önceki yazı:
http://ahmethakancakici.blogspot.com.tr/2015/12/hakk-3-ben-sehveti-hakk-gizler.html

Ahlak, HAKK’a Mahkumiyettir. HAKK’la başının bağlı olduğunu, onunla bir yeminleşme, bir ahid içinde olduğunu kabul etmektir. Demiştik. ( İlk yazı için http://ahmethakancakici.blogspot.com.tr/2015/12/hakk-1-hakka-mahkumiyete-ahlak-denir.html )

Oradan devam edelim.

Mahkumiyet, alan sınırlar. Kişinin hareket alanını daraltır. Artık yapabilecekleri vardır. Yapamayacakları vardır. İstediği gibi kazanamaz, harcayamaz, yiyemez, içemez, dilediği yere gidemez, dilediği ile dilediği gibi olamaz.Mahkumdur.

Devamını Oku »

HAKK -1 ( HAKK’a mahkumiyete ahlak denir. )

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 7 Ara 2015 0 yorum
HAKK’ Aziz Allah’ın isimlerinden. 
Aziz Allah, HAKK’tır.

HAKK’lı, Allah’lı, 
Aziz Allah’ın razı olacağı yerde duran.

HAKK’sız, Allah’sız,
Aziz Allah’ın razı olmadığı yerde duran.

Haksızlığı bilinçli tercih eden, bile bile HAKK’sızdan (Allah'sız, Allah'ın razı olmadığı yerde) olan, HAKK’sızlıktan çıkar sağlayan, HAKK’sızlığın sürmesi için çalışan, HAKK’ı gizleyen örtendir. Örten, yani kafirdir.
Menfaati için, bile bile HAKK’ı (Aziz Allah’ı) düşman edinendir kafir.


Devamını Oku »

Bağlar 2 – Performans bağları.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 28 Ağu 2015 0 yorum

 (1. yazıdan devam)Bağlar  2 – Performans bağları.

Batı Medeniyeti bağlar kıran değil,  bağlar vuran bir medeniyet. Özgürleştiren değil, işgal eden. Binlerce bağımlılık yöntemi ile insanı kullaştıran, modern zamanların modern köleliklerini üreten bir medeniyet.

Reklam, TV ve dizilerdeki rol modellerden toplumun zihnine bir “hayat modeli” giydiriliyor.  Toplumun idolü haline getirilen “özgür” kız, “bağımsız” oğlan ya da “akıllı”, “hür” vatandaş olmak “bağsız”, “bağımsız” olmakla değil, onların istediği markalara, bağımlılıklara bağlanmakla mümkün.


Devamını Oku »

Bağlar 1 – Bağlar kırmıyor, bağlar vuruyor.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 19 Ağu 2015 0 yorum

İnsan bağlar kuran, bağımlılıklar üreten bir varlık. Bağları, bağımlılıkları ile var olabiliyor. İlk anda anne babası ile kurduğu bağa ölene dek yeni bağlar ekliyor. Kardeşleri, arkadaşları, komşuları ile.... Televizyonu, sosyal medyası, sigarası, giysileri, markaları ile.... “Yatağımdan başka yerde uyuyamıyorum.” derken yatağı ile. Kutsalları, kavmi, grubu ile. Vatanı, şehri, sokağı, işi, evi ile bağ kuruyor.


Devamını Oku »

Nârî mi, Turabi mi?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 13 Nis 2015 0 yorum
Nebe Suresi 40. Ayet, zulmü baş tacı edenlerin “Keşke toprak olaydım.” Diyeceklerini haber verir.  

“Keşke yok olaydık” demezler “toprak” olaydık derler.

Hz Ali’nin lakabı “Ebu Turab”, toprağın babası.

Devamını Oku »

Batı Zihni ile İslam'a Bakmak 5 - Kur'an Anlaşılır mıymış ?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 12 Nis 2015 5 yorum


Önceki Yazı : Batı Zihni ile İslama Bakmak 4- Sahihte Nedir?

“Kur’an anlaşılabilir mi?” Sorusu Modern Zamanlar Müslüman’ı için sorulmaması gereken, kişinin cehaletine ve hatta ahmaklığına işaret eden bir sorudur.

Kur’an’ın her tarafı “Bu kitap açık bir[i] kitaptır.[ii]” “Okuyasınız, anlayasınız diye indirilmiştir.[iii]” “Sizin için kolaylaştırılmıştır.[iv]” Ayetleri ile dolu iken “Bu kitap anlaşılır mı?” diye sormak onun için anlamsızdır.


Devamını Oku »

Batı zihni ile İslam’a bakmak. 4 – Sahihte nedir?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 8 Nis 2015 0 yorum

Önceki yazıda İslam Topluluklarının odaklarındaki bozulmanın medeniyetleri ile ilişkilerini bozduğunu anlatmaya çalışmıştık. Kaldığımız yerden devam edelim.

Modern zamanların Müslümanı kendi medeniyetini, kendi alimlerinden/kaynaklarından öğrenmek yerine kulaklarını müsteşriklere çevirme tuzağına düşünce, kendi medeniyetinin kelimelerini anlayamaz, mantığını kavrayamaz hale geldi. 

Devamını Oku »

Batı zihni ile İslam’a bakmak 3 – Kur’an bize Yeter!-1

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 6 Nis 2015 0 yorum

                                                                                                 

Bir önceki yazıyı “Sünnet, hadis ve menkıbelerin doldurduğu alanlar da “Sen boşalt. Onlar doldursun.” metodu ile tahrip edildi.”  diyerek sonlandırmıştık. Oradan devam edelim.

Modern zamanların Müslümanları, müsteşriklerden öğrendikleri usul (Batı zihni) ile İslam Medeniyetinin mirasına bakarak geçmiş dönem Müslümanlarının tecrübe, belge ve bilgilerinden faydalanma şartını (sahih) o bilginin ispat edilebilirliği veya güvenirliği ile ölçmeyi denediler.

Bakışlarını şüpheye çevirdiler.

Söz, sahibine ulaşabilirse, senedini getirebilirse “sahih”tir, dediler. ("Sahih"in anlamı için bir sonraki yazıya bakınız.)


Devamını Oku »

Batı zihni ile İslam’a bakmak 2 – Saldır ve Boşalt.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 17 Mar 2015 7 yorum


Karikatür: Alex Andreyev:Bazen gerçekleri görmek çok acı verici olabilir.
İsmet Özel’in meşhur olmuş sözüdür. “Bize hedefi gösterip “saldır” diyorlar, saldırıyoruz.”
Kötü örnekleri gözümüze sokuyor, abartıyor, ajite ediyor, hedef haline getirip saldır diyorlar. Saldırıp üzerine gittiğimizin, yok ettiğimizin ne olduğunu, toplumdaki işlevini, görevini, anlamını ne biliyoruz ne de merak ediyoruz.

Saldırıp boşalttığımız alanların boş kalmayacağının, mutlaka daha iyileri ile doldurup, yerlerine daha güzellerini ikame etmemiz gerektiğinin bilincinde de değiliz.
Sadece iyi niyetli olduğumuzu biliyoruz. Bu yüzden boşalttığımız alanların ilahi yardım ile dolacağının vehmindeyiz. Lakin dolmuyor.


Devamını Oku »

Batı zihni ile Kur’an Okumak. 1 (İyi de “Doğru”su Hangisi?)

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 10 Mar 2015 0 yorum
Batı zihni ile Kur’an Okumak. 1  (İyi de “Doğru”su Hangisi?)  

Bir olaya şahit olanların, olayı değerlendirmeleri muhtemelen birbirlerin farklı olacaktır. Hatta bazılarının anlattıklarını dinleyince aynı olay üzerine konuştuklarından bile şüphe edilebilir.[i]

Bunun sebebi tek başına metnin veya olayın anlamı üretememesidir. Olay veya metin muhatap olanların sahip oldukları tecrübe, örf, bilgi ve hikmetle birlikte “mana/anlam” kazanabilir.


Anlam; her okuyucu, her seyreden ile birlikte yeniden üretilir.  Yaratan, her varlığı farklı yarattığından, yaratılanın ürettiği anlam da doğal olarak farklı olmak zorundadır.[ii]
Sıkıntı burada başlar.


Devamını Oku »

Harre Günü, “Allah Resulüne Esir Almak Yakışmaz.”

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 7 Şub 2015 1 yorum
Bedir Muharebesi zaferle bitmiş çok sayıda esir alınmıştır. Hz Resulüllah, alınan esirlerin durumunu görüşmek üzere, önde gelen sahabeleri ile toplanmıştır. Resulün göz nuru dostu Hz Ebu Bekir (ra) esirleri Medine’ye götürüp kefaret karşılığı ailelerine geri verip ekonomik olarak biraz rahatlamayı önerir.  Hz Aişe’nin dediği gibi Hayber’in fethine kadar karınları  tamamen hiç doymamıştır. Öneri kabul edilir.


Devamını Oku »

Tanrilaşan İnsan şiddet Üretir (Bilge Adamlar Dergisi)

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 20 Oca 2015 0 yorum
(Bilge Adamlar Dergisi 35. Sayıda yayınlanmıştır.)
(Bu yazı Müslüman toplulukların içine düştükleri şiddet sarmalının bir yönüne dikkat çekmeye çalışırken, meselenin bundan ibaret olduğu iddiasında değildir).

         1. Dünya Savaşı galiplerinin ganimeti paylaşma mücadeleleri aradan geçen yüzyıla rağmen bitmedi. Savaşın en ciddi mağlubu Müslüman toplumların ödedikleri ve ödemeye devam edecekleri mağlubiyet bedelinin sonu gelmiyor. Son 200 yılda Batı medeniyetine karşı giriştikleri hiçbir mücadelenin nihayetinde galip gelemeyen Müslüman toplumların belki de ödemek zorunda kaldıkları en büyük bedel nesillerini/çocuklarını Batı medeniyetinin terbiyesine teslim etmek zorunda kalmış olmalarıdır.

Devamını Oku »

Müminlik, insanlık nöbetidir. Direniş, insan kalabilmekte.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 1 yorum

İnsan ve eylemi arasına mesafe girdiğine insan insanlığını yitiriyor.

Suyu sıkılan insanın insanlığıdır.
George Orwell 2. Dünya savaşı notlarında "..  üzerimde uçan uçaklarda  son derece medeni,  eğitimli insanlar beni öldürmeye çalışıyor. Ne onlar bana karşı kişisel bir husumet besliyor ne de ben onlara. Hani derler ya "sadece görevlerini" yapıyorlar." diyordu.


Devamını Oku »

Pozitivizim Bunun Neresinde ?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 0 yorum

Pozitivizm Bunun Neresinde? 

Bir arkadaşımın daveti ile mü’min yüzlü, mü’min yürekli bir grubun Kur’an derslerine katıldım. Sağ olsunlar, iltifat edip bu davetsiz misafiri geri çevirmediler.

Bu güzel arkadaşlar, Taha suresinin üzerine araştırıp, düşünüp, konuşuyorlardı.

Edward F Benson'un "Hilal ve Demir Haç" kitabının kapağından alınmıştır.
Taha Suresinin Hz Ömer’in etkilenip Müslüman olmasına vesile olan sure olduğu rivayet edilir. Konusu; benim ufkum dahilinde, girişinde de ifade edildiği gibi “her şeyin Allah’ın müdahale alanında ve gözetiminde olduğu[i]”nun bilinçlere yerleştirilmesidir. İkinci başlık ise resullerine tabi olup Aziz Allah’ın takdirini kazanan bir topluluğun nasıl bir süreçle lanetli bir topluluğa dönüşebildiğinin örneklerle anlatılmasıdır.[ii]

Devamını Oku »

Bilgiyi değil, güzel hareketleri çoğaltmak. Veya “İhtiyar Duası Severler [i]”

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 1 yorum
Bilgiyi değil, güzel hareketleri çoğaltmak. Veya “İhtiyar Duası Severler [i]


 “Azizler, sanki İslam (selam/şalom) çoktan gelmiş gibi yaşamanın gerektiğini anlayıp, sindirip hayatlarına yansıttılar. Onların “aziz” olmalarının sebebi de bu. Ne yazık ki hepimiz aziz değiliz ve olamıyoruz.  Eğer azizler olmasaydı “insan” nasıl olunur bilemeyecektik.…. Onlar bize yol gösterirler.  (Onlar yolun kendisidirler[ii].) Yolun yürünebileceğini bize kanıtlarlar….”[iii]


Devamını Oku »

Veli Paşa ile Allah'ı karıştırmak.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 0 yorum

Ya Yok edilen Nesil ?
1992-93 Yıllarıydı. İlim-Menzil çatışmasının hızlı zamanları. Bitlis’ten mi Muştan mı gelmişlerdi hatırlamıyorum.  Çok serttiler. Üst üste şablon ayetleri sıralayıp, biz demiyoruz “Allah diyor” diyorlardı. Cemaat farzdır diyorlardı. Ve Cemaat biziz. Tağuta değil Allah’tan olana uyun diyorlardı. Emire/ halifeye uymayan tağuta uymuştur. Tağuta uyan onlardandır.  Mürtedin hükmü ölümdür. Diyorlardı. Siz kitap okuyun, çelik çokmak oynayıp nutuklar atın, biz 10 sene ye kalmaz İslam Devletini kuracağız diyorlardı.
Tanrı makamından konuşuyorlardı. Dilleri, fikirleri, konumları Allah ile özdeşleşmişti. Oradan buyuruyorlardı.


Devamını Oku »

Zoka 3 - Kirletmedik Diye Temiz mi Kaldık? (İsmet Özel)

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 6 Haz 2014 0 yorum
Kirletmedik Diye Temiz mi Kaldık? (İsmet Özel) (Zoka 10-3)
İslam ümmetinin 1400 yıllık gelenekten, süreçten koptuğunu/koparıldığını söylemiş, yetişen neslin 1400 yıllık geleneğin mirasından faydalanabilecek bir hareket tarzı geliştiremediği gibi, İslam geleneğinden koptuğunu, farklı bir menzilde yol aldığını fark edebilecek bir bilinçten de yoksun olduğunu konuşmuştuk.

1.Dünya savaşından sonra İslam edebini taşıyan unsurların bertaraf edilip sırlanması ile oluşan boşluk, galip Batı tarafından dayatılan, sömürge modeli eğitim metodları ile dolduruldu. Ne yazık ki en az yüzyıldır neredeyse tüm İslam coğrafyasında İngiliz veya Fransız sömürge tipi eğitimler ile nesiller EĞiliyor, EĞitiliyor.[i]


Devamını Oku »

Zoka 2 - 1400 Senede fark edilemeyeni fark edenler!

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 1 Haz 2014 0 yorum
1400 Senede fark edilemeyeni fark edenler! (Zoka 10-2)

Dünya Savaşı nihayete erdiğinde İslam coğrafyasında düşmemiş cephe kalmadığını, yetişmiş Müslüman nüfusun büyük çoğunluğunun cephelerde eridiğini, geri kalanlarında ağır baskı altında sindirilip ezilmeye çalışıldığını, toplumun önüne atılan tuzak gündemlerle ulema/arifan sınıfı ile halkın arasına duvarlar örülerek İslam Medeniyetinin/ahlakının/terbiyesinin/edebinin sonraki nesillere intikalinin engellenmeye çalışıldığını konuşmuştuk. Devam edelim.

İslam Medeniyetinin Kur’an’dan sonra en itibarlı eserlerinden İmam Buhari’nin eseri Sahih’i Buhari ve onun öğrencisi  Ebul-Hüseyn Müslim b. Haccâc’ın eseri Sahih-i Müslim Hicri 2. Yüzyılın sonları, 3. Yüzyılın başlarında Horasan’da kaleme alınıyor. Bugünkü Türkistan, Afganistan, Yukarı İran çevresi.


Devamını Oku »

Zoka 1 - Çalınan Edebimizdi.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 20 May 2014 0 yorum
Zoka Ve Müslümanlar – (10.1)
Daha önce Osmanlı’nın yetişmiş nüfusunun (alim/ulema/meşayıh) son yıllarında yapmış olduğu büyük savaşlarla eriyip yittiğini, bu nedenle Cumhuriyete geçişte genç neslin Müslüman öncülerden büyük oranda mahrum olurken, yazı devrimi nedeniyle onların eserlerine ulaşma imkanının da yok edildiğini söylemiştik.
Cephelerden geriye dönebilen İslam’ın taşıyıcı unsurları olup İslam ahlakı/terbiyesi ile ahlaklanmış/Allah’ın boyası ile boyanmış/ edep sahibi nüfustan geriye kalan müslüman öncüler/örnekler ağır bir takibat ve baskı ortamına maruz kaldılar.


Devamını Oku »

Selam 10 - Aynadaki İkinci Yüz – İlahlaşma Temayülü-9 (4) - Riya

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 2 May 2014 2 yorum
Önceki Yazı : Selam 9- İlahlasma Güdüsü -3- Adavet.html

Aynadaki İkinci Yüz – Tanrılaşma Temayülü-9 (4) - Riya

İnsanın Tanrılaşma eğiliminin 7 unsurundan bahsetmiştik. Kibir, Adavet, Ucub, Riya, Buğz, Hırs ve Tamah. Bunlar İslam Medeniyeti terbiye usulünün ana kelimelerindendi. Son yüzyılda Müslüman toplumlara dayatılan Batı Medeniyeti eğitim ve düşünüş biçimleri ile bu kelimeler ve bu kelimelerden sadır olan davranış biçimlerinin unutulduğundan, unutturulduğundan bahsedip “adavet” ve “ucub”un üzerinde bir miktar konuşmuştuk. Devam edelim. 

“Mü’min, Mü’minin aynasıdır.”


Devamını Oku »

Selam -9 - İlahlaşma Güdüsü (3 ) Adavet

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 1 May 2014 0 yorum
Önceki Yazı : Selam 9 - İlahlasma Güdüsü - 2 - Ucub

İlahlaşma Güdüsü – 9   ( 3 ) Adavet

Edebe davet veya ilahlaşma güdüsü bahsine devamla…
 
Şemseddin Yeşil Efendin’nin bahsini ettiği ejderhanın (nefs-i emarenin-ilahlaşma güdüsünün)  7 başından biri de adavetti.

Kişinin, kendini diğerlerinden kıymetli, olmadığı hakkın sahibi görüp haddini aşması, sınırlarının ötesine geçmesi, tecavüzkar olması, zalimleşmesi, düşmanlaşmasına denir.


Devamını Oku »

Selam 9 - İlahlaşma Güdüsü ( 2 ) Ucub

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 10 Nis 2014 0 yorum
Önceki Yazı : Selam 9 - İlahlasma Güdüsü - 1
İnsanın “ilahlaşma eğilim”inin terbiye edilmesi gerektiğinden, ilahlaşma güdüsünün terbiye edilmediği, insana edep verilmediği durumda ortaya çıkan varlığın “ben” diyen Şeytani bir figür olacağından ve son dönem Kadiri meşayihından (büyüklerinden) Şemseddin Yeşil Efendinin Nefs-i Emmare’yi (ilahlaşma güdüsünü) 7 başlı ejderhaya benzettiğinden söz etmiştik.

Ejderhanın yedi başı “hırs, tamah, kibir, riya, buğz, adavet ve ucub.”

 Bize bahsedilen bu 7 beladan 5’ine aşina olmakla birlikte (Ne kadar aşina isek !) 2 tanesi (ucub ve adavet) zihin haritalarımızda hiç yer almıyor.


Devamını Oku »

Selam 9 - İlahlaşma Güdüsü – 1

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 21 Mar 2014 0 yorum
Selam 8- İçi Bos Bir Slogan Kurana.html

İlahlaşma Güdüsü – 9   ( 1 )

Bir önceki yazıda Cumhuriyet sonrası İslam medeniyeti ile olan bağın hasar gördüğünü bu hasarı tamir etmek için geliştirilen cemaat yapıları ve Kur’an halkaları modellerinin, derde çare olamadıklarından bahsetmiştik. Kaldığımız yerden devam edelim.

Bakara Suresinin 256. Ayetinde “Dinde ikrah ettirme yoktur. Şüphesiz ki Rüşd, Gayy’dan ayrılmıştır.”  Denilirken, Rüşd ile (bilerek, isteyerek, seçerek, sorumluluğunun farkına vararak) gelenler, Gayy ile (zor ile, dayak ile, kalabalığa karışıp sürü ile, bilinçsizce) gelenlerden farklıdır. Denilir.


Devamını Oku »

Selam 8 - İçi Boş Bir Slogan. "Kur’an’â Dönmeli !"

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 7 Mar 2014 0 yorum
İçi Boş Bir Slogan. "Kur’an’â Dönmeli !" - 8

Bir önceki yazıda; Müslüman toplulukların küçük küçük cahili yapılara dönüşürken, müslümanca bir idrakten, bilinçten uzaklaştıklarını, bulundukları yerde selamı/hayrı inşa etme misyonunu yitirdiklerini, böyle bir sorumluluklarının olduğunu bile hatırlamadıklarını söyleyip şikayet etmiş, sızlanmıştık.

Müslüman topluluklar, yaşadıkları zamanın dışına düşüp, vakti kavrayamadıkları için, boğuşup durdukları meseleleri fark edemez, üzerlerinde düşünemez oldular. Kavgalarını zamanlarından tanımlayamıyor, meselelerini bin senelik problemler üzerinden anlamaya çalışıyorlar. Alim kelimesini bile zamanın sorunlarına deva bulan anlamında değil, eskilerin kelimelerini iyi bilen anlamında kullanıyorlar.


Devamını Oku »

Selam 7 - Murdar Zamanlar, Murdar Gruplar

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 5 Mar 2014 0 yorum
Önceki Yazı : Selam 6 - Allah Dediklerinde de Sahte


                                                Cahiliye ayrılmak, ilgileri kesmek temayülüdür.                                      Bunun içindir ki, bütün cahiliye devirleri, insanların                                       birbirlerinden ayrı ve birbirlerine düşman yaşadıkları, küçük küçük grupların murdarlaştıkları zamanlardır.
Ortega Y Gasset

Murdar Gruplar, Murdar Zamanlar. - 7 


Bir önceki yazıda Müslüman kütlenin dev bir vücut olup, bu vücudun akıl ve iradeden yoksun olduğundan, kolayca güdülenip yönlendirilebildiğinden şikayet etmiştik. Keloğlan masallarındaki büyük akılsız devler gibi; iri kocaman cüssesine rağmen elini tutanın istediği yöne yönlendirdiği bir yığın.

Devamını Oku »

Selam 6 - Sofistike Saldırılar.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 3 Mar 2014 0 yorum
Önceki Yazı :Selam 5 - Akl ve İradeyi Terk Etmek

Allah dediklerinde de sahte, Ahlak dediklerinde de! 


Üstad Hasan Aycın- Yeni Şafak
Bir önceki yazıda toplumun baskı ile sindirilip, akıl ve iradesinin teslim alınmasının toplumu ahmak ve ahlaksız kıldığını, hali hazırdaki İslam toplumlarının bu halden faydalanan rejimler ve gruplar tarafından esir alındığını söylemiştik. 


Modern zamanlarda, durum biraz farklı; toplum, daha sofistike saldırıların muhatabı.
Ortega Y Gasset, 1930 yılında basılmış bulunan “Kütlelerin İsyanı”[i] isimli eserinde Modern zamanları ve demokratik yapıları eleştirirken” bu konuya değiniyor. Uzun alıntılar yapmak yerine meseleyi özetlemeye çalışayım;


Devamını Oku »

Selam 5 -Aklı ve İradeyi terk etmek, ihanettir.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 25 Şub 2014 0 yorum
Aklı ve İradeyi terk etmek, ihanettir. 
Biati, temel ahlaki ilkeler üzerinden, toplumun gönüllü birlikteliği olarak tanımlamıştık. Biat uygulamasının, erdemler üzerinde kurulan birliktelik (cemaat) mantığından, toplumun/cemaatin  güç/iktidar/otorite tarafından teslim alınma yöntemine dönüştürülüşü bir önceki yazının konusu olmuştu.
Devam edelim.
Hz Peygamberin, dünya ziyaretlerinin son anlarında olduğu anlaşılınca sahabe  “Ya Resulullah, senden sonra kimin çevresinde toplanalım?” diye soruyor. O’da “Siz salihlerden olursanız, Allah sizin için en hayırlı olanını başınıza getirir.” Diye cevaplıyor.
Bu cevabı, Peygamberin inşa ettiği selam toplumuna ihanet etmeyi red edip, iradeniz ve aklınızı salih yolda kullanırsanız hayra ulaşırsınız. Sizin, irade ve aklınıza ambargo koyup kendimi inkar etmem.” Şeklinde anlamakta mümkün.


Devamını Oku »

Selam 4 -Mü’mini vergi memuru belirler.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 23 Şub 2014 0 yorum
Önceki Yazı : Selam 3 - Biat Takla Atıyor

Mü’mini vergi memuru belirler. – 4

Abdüsselam Yasin, Hilafet ve Saltanat isimli eserinde “Biat, ihtiyari bir akit iken, uzun dönemli zulüm ve baskı süreciyle kılıca boyun eğen itaat ruhuna dönüştü. Biat, imama belli şartlar dahilinde itaat hakkını veren bir ahit iken, kayıtsız şartsız itaatin adı yapıldı. Ümmetin hayatına da “mutlak itaat dindarlığı” hakim oldu. Muaviye’nin dediği gibi “Kim kafası ile hayır derse, kılıçla evet yanıtını alır.”oldu.

Bu hal Müslüman, aklı ve iradeyi örseleyip ezdiği gibi yönetici kesiminde şirazesinin kaymasına neden oldu. Halkın verdiği lakapla şair Debvel (domuz yavrusu), Ebû Mâlik Gıyâs b. Gavs b. es-Salt el-Ahtal’ı saray şairi yapıp sarayda ağırlayabilmişlerdir. (Yezid’i, Haccac’ı, Muaviye’yi ve ailesini övüp, Peygambere ve hatta hanımlarına hakaret eden, içkiyi yasakladığı için peygamberi ahmaklıkla suçlayan şiirleri ile ünlenen şair.)


Devamını Oku »

Selam 3 - Biat Takla Atıyor.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 18 Şub 2014 0 yorum
Önceki Yazı: Selam 2 - Biat Selamadır

Biat Takla Atıyor – 3

Mümtehine Suresi 12. Ayetten hareketle Allah Resulünün almış olduğu biatın, Dar’üs Selamı (selam diyarını, İslam) inşa edebilmek için toplum ile yapılmış bir sözleşme olduğu üzerine konuşmuştuk.

Ahidleşmeye biate katılan herkes temel ilkelere yemin ediyor. Yemin edenlerden biri de Hz Peygamberin (sav) bizzat kendisi. Biat birilerinin yemin ettiği, diğerlerinin “hadi bakalım sözünü tutacak mısınız?” diyerek tepeden kontrol ettiği bir teslimiyet belgesi değil. Hz. Peygamber dahil hiç kimseye özel bir statü tanımlanmıyor. Zaten ilk madde bunu red ediyor.

Devamını Oku »

Selam 2 - Biat selamadır.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 15 Şub 2014 0 yorum
Öncek Yazı: Selam 1 - Ateşe Emredilen

Biat Selam’a dır. 


Selam, ateşin İbrahim karşısındaki halidir demiştik.  

Hz Peygamber (sav) de bunu biat üzerinden tanımlıyor. Kendisine gelenlerle biatleşiyor/yeminleşiyor.

Mümtehine Suresi 12. Ayetin konusu da bu oluyor.

Ayette, Akabe’de Peygamberle buluşmaya gelen erkeklerden (1.Akabe Biatı) ve kadınlardan (2. Akabe Biatı) alınan biat dile getirilip, eğer sana biat ederlerse (şartları kabul ederlerse) onlar sendendir. Deniliyor.


Devamını Oku »

Selam 1 - Atese emredilen.

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 6 Oca 2014 0 yorum

Allah (cc) ateşe ne emretmişti ?
قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm(ibrahîme).
“Ey ateş! İbrâhîm (A.S)'a (karşı) soğuk ve selâmet (zararsız) ol.” dedik.
Aziz Allah(cc) ateşe ne demiş?
İbrahim’e selam ol.
Berden ve selamen.
Ateş, İbrahim’ e (sav) nasıl selam olur?


Devamını Oku »

Soru ciddi. Cevap boş

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 13 Şub 2013 0 yorum
Soru ciddi, Cevap boş.

Daha önceki yazılarda, toplum olarak İslam Medeniyeti ile olan bağımızın ağır hasarlı olduğundan ve bu bağın medeniyetin ilk mensuplarınca üretilen dili anlamadığımızı bile anlamaya yetmediğinden bahsetmiştik. Bu medeniyete mensubiyete giriş cümlesi olarak değerlendirileceğimiz “Allah’a inanıyor musun?” sorusunun bile bizim tarafımızdan anlaşılmadığını fark etmek can sıkıcı olacak sanırım. Sorunun anlamı fark edilemeyince, soruya bir cevap da verilemiyor. Cevap verilmeyince, cevap ile elde edilmesi murat edilen hedefe de gidilemiyor. Girelim konuya.

Allah’a inanıyor musun? Evet!


Devamını Oku »

Kitab'a Dair -1. (Bilge Adamlar, Aralık 2013)

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 11 Şub 2013 0 yorum


Kitab’a Dair
Bismillahirrahmanirrahiym

Mikel Arrizabalaga

Bir süredir, medeniyetin öncüleri tarafından kullanılan dili/mantığı, anlamadığımızı iddia ediyor ve bunun üzerinde düşünmeye çalışıyorum. Yazıda derdimi “Kitap” kelimesi üzerinden anlatmaya çalışırken, bir dil arayışının acemi kelimeleri de metne 2. bir metinmiş gibi giriyor. Metni okurken bu arayışın izlerine dikkat etmenizi rica ediyorum.

İngiliz Tarihçi Arnold Toynbee’den bir alıntı ile girmek istiyorum, “Sahip olduğu imkanlar düşünüldüğünde, ulaşılan hedeflerin büyüklüğü göz önüne alındığında ve bütün bunların gerçekleşme suresi hesap edildiğinde, tarihte Muhammed’le karşılaştırılabilecek 2. bir isim yoktur.”[1] Namuslu bir gözle bakıldığında Hz Muhammed (sav) ve ensarının başarmış olduğunun ne kadar muhteşem bir şey olduğunu fark etmemek mümkün değildir.


Devamını Oku »